Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Deniz Feneri ve madalyonun diğer yüzü

Deniz Feneri savcılarının görevden alınmasının sebebi şu şekilde açıklanıyor: Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi, şüphelilerin mal varlığına ve şirketlerdeki hisselerine tedbir konulmasını kabul ederken, hissedar olunan şirketlerin mal varlıklarına da tedbir uygulanması talebini reddetmişti. Ama söz konusu 3 savcı, bu ret kararını tapudan gizledi. Böylece belgede tahrifat yapmış oldu.
Ergenekon savcılarının da, mahkeme kararlarının bir kısmının üstünü kapatarak ilgili mercilere gönderdikleri belirtiliyor ve deniliyor ki, "Deniz Feneri savcıları Ergenekon savcılarından farklı bir muameleye tâbi tutuldu."
Bu konuyu, Adalet Bakanlığı'ndan bir yetkiliyle konuştum. Ergenekon'daki uygulama ile Deniz Feneri'ndeki uygulamanın birbiriyle mukayese edilemeyeceğini söyledi. Ergenekon savcıları, mahkemeden, diyelim ki 5 ayrı şehirde, farklı kişilerle ilgili arama kararları alıyorlar. Yetkili merciye, sadece, kendi illerindeki evi aranacak şahısların ismi bildiriliyor; diğerlerinin üstü kapatılıyor. Aksi takdirde, başka illerde ikamet eden şüphelilerin önceden haberi olabilir ve delilleri karartabilir.
Bir başka örnek de, Erzurum savcısından veriliyor. Erzurum savcısı, Erzincan'a faks çekip, mahkeme kararını Merkez Komutanlığı'na ulaştırırken, hakkında arama kararı olan asker kişilerin isminin üzerini örtmüştü. Bunun sebebi de, kaçma ve delil karartma ihtimalini ortadan kaldırmaktı. Buna mukabil, aramayı yapacak kişi, Erzincan'daki Merkez Komutanlığı'na vardığında, mahkemenin orijinal kararını, açık isimlerle birlikte yetkililere sunmuştu.
Kısacası, Ergenekon savcılarının mahkeme kararının bir bölümünün üzerini örtmesiyle, Deniz Feneri savcılarının davranışı, kıyas kabul etmez. Mukayese edilirse, sapla saman karıştırılmış olur. Zaten İstanbul Başsavcı vekili Fikret Seçen'in de dediği buydu. Seçen, "Ergenekon soruşturmalarında yakalama ve arama kararları, bir kısım şüpheli isimler ve adresler kapatılmak suretiyle ilgili birimlere gönderiliyor; buradaki temel amaç, bir şüphelinin, diğer şüphelilerle ilgili delilleri öğrenmesini ve gizliliğinin ihlâl edilmesini, delillerin karartılmasını engellemek" diye konuşmuştu. Seçen'in bu konuşması, "Deniz Feneri savcılarının uygulamasını doğruluyor" yorumuna yol açmıştı ki, bu hatalı bir değerlendirme.

***
Adalet Bakanlığı'ndaki yetkili kişiye bir soru sordum: Neden şüphelilerin avukatı haksız tedbir kararına karşı mahkemeye başvurmadı da, HSYK'ya savcıları şikâyet etti?
Muhatabım şu cevabı verdi: "Aynı soruyu savcılar için de sorabiliriz. Madem, Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin kararını beğenmediler, bir kısmının üzerini örtüp, tapu dairesine göndereceklerine, bir üst mahkemeye itiraz etselerdi. Savcılar hem lehte, hem aleyhte delil toplamak zorunda. Lehe olan bir pozisyonun üstünü kapatarak gizlemek suç sayılmaz mı?"
Adalet Bakanlığı'ndan bir yetkilinin görüşlerini vererek, madalyonun diğer yüzünü görmenizi sağladığımı düşünüyorum.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA