9 Ağustos Salı akşamı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın iftarına davetliydim. Her sene katılmaya özen gösteririm. Bu defa da, gene birlikte olduk. 17 yıldır yapılıyor bu iftarlar. Bazen çok sayıda katılım oluyor. Zaman zaman ülke genelinde cemaate yönelik iddialar artınca, birçok kişi gelmek istemiyor. Bu defa tam tersi bir durum ortaya çıktı. Yaz sıcağında ancak 500 kişi gelebilir diye düşünmüşler. Konuk sayısını 750'ye arttırmak zorunda kalmışlar. Hiç aklımdan geçmeyen isimlere de rastladım. Swiss Otel'in ikramı güzeldi. Ama uzun zamandır görmediğim dostlarla buluşmak ayrıca hoşuma gitti. Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil, benden de bir konuşma yapmamı istemez mi! O kadar önemli kişi varken, bana da söz verildi. Tabii biraz mahcup oldum. Durumu özetleyen kısa bir konuşma yaptım. Dedim ki: "17 yıldır düzenlenen bu iftar davetlerine hep koşa koşa gelirim. Çünkü bu cemaate ve hizmete yakınlık duyarım. Yani ben de sizinle aynı teknedeyim. Zaman zaman bu tekne fırtınalarla karşılaştı; rotasını şaşırmadı, dümen kırmadı. İştirakçilerin sayısından da anlaşılıyor ki, şubat soğuğu sona erdi; Akdeniz iklimi geldi."
Fethullah Gülen Hocaefendi'nin görüntüsü ekrana yansıtıldı. Onun hoşgörü tavsiye eden, öfkeden kaçınılmasını isteyen cümlelerini dinledik. Allah kısmet ederse, 18. iftarda, belki Fethullah Gülen'le birlikte olabiliriz diye düşündüm.