Bir de Bodrum'u benden dinleyin… 1970'li yıllardan beri gelirim Bodrum'a; adım adım gelişmesine şahit oldum; geliştikçe kirlenmesine, dağ tepe çoğu estetikten yoksun evlerle dolmasına… Eskiden, sadece Bodrum merkezinde vakit geçirilirdi. Veli Bar, o günlerden kalan bir nostaljidir. Ya da Han denilen mekân… Sokak aralarındaki alçak masa ve sandalyelerde yediğimiz köfteler. Ve tabii, gümbür gümbür Halikarnas… Barlar sokağında, sağdan, soldan gelen kulak tırmalayıcı şiddetli müzik.
Bodrum'da doğru dürüst bir otel yoktu o zamanlar. Tabii merkezde kalındığı için hava sıcak mı sıcaktı. 1970'lerde, İstanbul'da denize giriliyordu. Dolayısıyla Bodrum için insanların tercihi, ilkbahar ve sonbahar aylarıydı. Temmuz, Ağutos… illâ ki İstanbul!
Ve yavaş yavaş her şey değişti. İstanbul'da deniz sadece seyirlik hale geldi. Nem, sera etkisiyle boğucu bir sıcaklık yayarken, Bodrum merkez dışındaki çevre ilçelerde meltemin her zaman püfür püfür estiği keşfedildi. Herkes kesesine göre bir yazlık ev yaptırdı; denize bakan yamaçlarda veya sahilde. Türkbükü'nde, Yalıkavak'ta, Gündoğan'da, Torba'da, Gümüşlük'te, Ortakent'te, Turgutreis'te, Güvercinlik'te… Artık aileler, merkeze değil, bu ilçelere geliyor… akın akın…
Medyaya bakınca, sanırsınız Bodrum, "Her gece barda, gönlüm hovarda" misali, sanki hop oturuyor, hop kalkıyor. Oysa Türkbükü hariç, bir çok yerde sükûnet hâkim.
Ben şahsen, Güvercinlik isimli balıkçı köyünü hiçbir şeye değişmem. Çünkü deniz iki karış mesafede; sade ve samimi bir hayat. Kimi ise, Türkbükü'ndeki Ship A Hoy'da sabahlıyor ya da Maça Kızı'nda bir servet karşılığı yiyip içip denize giriyor. Güneş cayır cayır yakarken, ikoncanlar kendilerini gösteriyor, ilgi odağı olmak hoşlarına gidiyor.
Bu sene 29, Gölköy'de Kuum'un içinde bir restoran açtı; dolup taşıyor. Maça Kızı'nın pabucunu dama attı diyebilirim. Bir başka gelişme Rixos'la ilgili. Artık Rixos'ta "Her Şey Dahil" değil. Lübnan lokantası, Japon lokantası gibi seçenekler mevcut; dışarıdan müşteri kabul ediliyor.
"Bodrum hayatımızın en güzel parçalarından biri" dememize rağmen, alt yapısı yetersiz. Betonlaşma sürüyor. Rant yüzünden her adım başı katledilen bir yeşile rastlıyorsunuz. Galiba şimdi sıra Güvercinlik'e geldi. Mesut Yılmaz zamanında tahsis edilen Pina bölgesindeki ormanlarda otel inşaatı hazırlıkları başladı… Bir tane olsa neyse; arkası da gelecek diyorlar.