Mustafa Balbay'ın, Engin Alan'ın, ya da Mehmet Haberal'ın, milletvekili seçilince dokunulmazlık kazanmadıkları konusunda herkes mutabık. Öyleyse, bu kişilerin, otomatik olarak tahliye edilmeleri de savunulamaz. Tahliye kararı, kazanılan milletvekili statüsünden farklı olarak değerlendirilmeli. Tutukluluğun devamının şartları mevcut mu? Bu da, mahkemenin takdirinde olan bir yetki.
Kimisi, tutukluluk halinin, özel yetkili mahkemelerden kaynaklandığını düşünüyor. Oysa, Ağır Ceza Mahkemelerinden de, çok sayıda tutukluluk kararı çıkıyor. İstatistiklere göre, yargılanan sanıkların % 60'ı tutuklu. O zaman tutukluluğu sınırlayacak bir düzenleme yapılmalı. Yalnız şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Hapiste yatan diğer gazetecileri bir kenara bırakıp, sadece "Mustafa Balbay seçildi, tutukluluğu kalksın" diyenlere bir çift sözüm var: Böyle keyfilik olur mu? İşin aslına bakarsanız, bizzat Balbay'ın el yazısı notları, bir zamanlar kendisinin siyasete müdahale eden askerlerle gönül beraberliği içinde olduğunu ortaya koyuyor. Ama buradan hareketle, ona "darbeci" demek kolay değil. O süreçte, birçok işadamı, öğretim üyesi ve gazeteci, askerlerle işbirliğine gitmekte beis görmüyordu. Hatta onların darbe yapmasını istiyorlardı. Zaman öyle bir zamandı.