Türk olmak:
Çatalın kenarını bıçak niyetine kullanmaktır. Arabayı her yere park edebilmektir. TV yayınlarında el sallayıp, aynı anda cep telefonu ile yakınlarını arayıp haber vermektir. Şampuan bitmek üzereyken içine su doldurmaktır. Cihazların uzaktan kumandalarını naylonla kaplamaktır. Çaybardağı altlığını küllük olarak kullanabilmektir. Her programda "70 milyon bizi izliyor" diyebilmektir. Düğünlerde "Dom Dom Kurşunu" ile göbek atarak, "Bir avcı vurdu beni, bin avcı yedi beni" gibi sözlerle kendinden geçmektir. Araba camlarına "beni yıka" yazarak arabanın duygularına tercüman olmaktır. Asgari ücretle çalışıyor bile olsa, maaşının 2 katı değerinde cep telefonuna sahip olmaktır. İçtikten sonra "Nolucak bu memleketin hali" diye sormaktır. Masanın oynayan ayağına kâğıt sıkıştırmaktır... Denizde "Suyun altında nefessiz ne kadar kalabiliyorum" diye deneme yapıp boğulma tehlikesi geçirmektir. Bisküviyi çaya batırıp yemektir. Papağana önce küfür öğretmektir. Misafirliğe gidip saatlerce oturduktan sonra, giderken kapı önünde tekrar muhabbet etmektir. Yanındakinin gazetesine göz ucuyla bakıp, gazeteyi büyük bir iştahla okumaktır. "Nerelisin?" sorusuna cevap aldıktan sonra "İçinden mi?" diye sormaktır. Markete 1 ekmek almak için gidip en az 15 ekmeğe dokunmak, mıncıklamak, fakat en sonunda ilk mıncıklanan ekmeği almaktır. Düğünlerde saçı topuz yapıp, yandan iki bukle bırakıp, bir de saç üstüne sim döktürmektir. Asansör beklerken tuşa ne kadar fazla basılırsa, asansörün o kadar çabuk geleceğine inanmaktır. Bulmacadaki ünlülere kadın erkek fark etmeden, sakal, bıyık, kaş çizmektir. Yemeğin tadına bakmadan tuz atmaktır. "İnşallah"la bütün işleri hallettiğine inanmaktır...