Can Ataklı (Vatan) "Pavlov'un köpekleri" dolayısıyla ANAP'lı milletvekillerinin aleyhime açtığı davayı hatırlatırken, herhalde "sehven" değil, "kasten" yanlış yazmış. "Bugün AKP'nin en önde gelen destekçilerinden biri olan Nazlı Ilıcak, zamanında Turgut Özal'ın ANAP'ına bile tahammül edemez, bu partiyi gericilikle suçlar ve Türkiye'ye irticayı getireceğine inandığını yazardı."
Uzun yıllar süren arkadaşlığımıza binaen, kendisine "yalancı" demek istemiyorum. "Yanlışını" düzelteyim. Ben, Özal ve ailesinin Hanedanvari takılmalarını, basın üzerinde uyguladığı denetimi, yağdanlıkları, yolsuzlukları eleştirmiştim. Hiçbir zaman gericilikten söz etmemiştim.
Zaten o devirde, gericilik ön planda değildi; kimse Özal'ı gerici diye suçlamıyordu; böyle bir tartışma gündemde yoktu. Özal, başörtülü kızların üniversiteye girmesi için çabalıyordu; ben de onaylıyordum.
Buna mukabil, "Pavlov'un köpekleri" konusunda Can Ataklı'nın yazdığı doğru. "Parti içi demokrasi yok. Lider, 'Parmağını kaldır' diyor kaldırıyorlar, 'İndir' diyor indiriyorlar." demiştim. "Pavlov'un köpekleri" aslında bir teşbihten ibaretti. Kastım, milletvekillerine "köpek" diye hakaret etmek değil, fizikteki bir deneyden yola çıkarak, milletvekillerinin şartlandırıldıklarını göstermekti. Ama Özal, bana olan düşmanlığını orada da sergiledi ve bütün milletvekillerine talimat vererek, hakkımda tek tek dava açtırttı. Ve tabii yargıyı da etkilemek suretiyle, tek bir yazıdan dolayı topluca bir para ödememi sağladı.
Fakat Can Ataklı gene burada da işin ucunu kaçırmış. Tercüman'ı bu paranın batırdığını söyleyecek bir noktaya gelmiş ki, o da yanlış bir iddia. Çünkü, bugünkü ölçülerde hesaplarsanız ancak 500 bin lira eder. Zaten Tercüman gazetesi o parayı, bayram gazetesini matbaasında basarak karşılamıştı.