Muhteşem Yüzyıl'a yönelik eleştiriler, aslında diziye yaradı. Seyretmeyenler seyretti, reytingi arttı.
RTÜK, "Yayınların, toplumun milli ve manevi değerlerine ve Türk aile yapısına aykırı olmaması" ilkesine ters düştüğü gerekçesiyle (4. madde e fıkrası) diziye "uyarı" cezası verdi. Söz konusu madde o kadar muğlak yazılmış ki, her duruma uygulanabilir.
"Toplumun milli ve manevi değerleri ile aile yapısı..."
Bir padişah ve haremi söz konusu olduğu için, herhalde, Türk aile yapısı ile bir uygunluk aranmamalı. Gelelim "toplumun milli ve manevi değerlerine..."
Önce bir soruyla merakımı gidereyim: Dizi, Vahdettin'in ya da Abdülhamit'in hayatı olsaydı ve resmi tarihe uygun çekilseydi ne yapacaktık? Abdülhamit için tarih kitaplarında "Kızıl Sultan", Vahdettin için de "Vatan haini" denilmiyor mu?
Kanuni Sultan Süleyman'a gelince... O dizide, milli değerlerimizi incitecek ne var? Harem'den Roksalan'ı seçmesi, ona âşık olması mı? Cariyelerin, padişahın önünde raks etmesi mi? Osmanlı'da Harem yok muydu? Vardı. Oradaki kızların arasından padişah gözdelerini seçmiyor muydu? Seçiyordu. Padişahın manevi değerleriyle, bugünkü ailenin manevi değerleri arasında bir ilişki kurulabilir mi? Artık ne Harem kaldı, ne de sultan.
Dünyada, çok sayıda tarihi film yapılıyor. Bu filmler belgesel değil. Dolayısıyla, tarihe tıpa tıp sadık kalmak mecburiyeti de yok.
Peş peşe Atatürk filmleri çekilince, bir başka kesim, "laikçi zihniyet" kıyamet koparmıştı. "Atatürk'e nasıl Mustafa dersiniz?" diye bile sormuşlardı. Şimdi farklı bir bağnazlıkla karşı karşıyayız.
Acaba ne zaman aklımızı başımıza toplayacağız?