İki soru var: 1) CHP'deki genel başkan değişikliğinden referandum süreci ve seçimler nasıl etkilenir? CHP, genel başkanlık krizine dar geçitte yakalandı. İlk aşamada, mutlaka, partide bir zaaf belirecektir. Yeni genel başkan, meydanları doldurabilir mi? Bu noktada, Deniz Baykal'ın, "anayasa değişikliğine hayır" propagandasının başını çekip, meydanlarda boy göstereceği söylenebilir. Ama siyasette iki başlılık sıkıntı yaratır. Dolayısıyla, manevi otoritesini korusa dahi, Baykal'ın referandum sürecinde rolü gene de sınırlı kalacaktır. "Emanetçi" değil, yeni bir liderin o koltuğa oturtulduğunu varsayarsak, genel seçimlere kadar partinin toparlanacağını, hatta oyunu arttıracağını söyleyebiliriz.
Peki ya Baykal, gitmiş gibi yapıp geri dönerse ne olur? Bence, işte o zaman partisine en büyük zararı verir.
2) Kimin parmağı var? Baykal "hükûmet" diyor ama nedense bilişim suçları savcısına elindeki delilleri teslim etmiyor. Savcılık, görüntülerin çekildiği mekânın adresini istiyor. Baykal, onu da vermiyor. Oysa buluşma saati ve mekânın adresi verildiği takdirde, çevredeki güvenlik kameralarından ilâve bilgiler elde edilebilir. Ayrıca Baykal, kasetteki Can Baytok görüntüsünü de izah edebilir. Can Bey'le o mekânda, aynı saatte bir görüşme oldu mu? O iki oda birbirine geçmeli mi, yoksa ayrı mekânlar mı söz konusu?
Olaya adı karışan herkes dürüstçe ifade verirse, gerçeğe ulaşmak kolaylaşacak, failler bulunacaktır.