Osman Kaçmaz hakkında, 25 Mayıs 2009'da yazdığım yazıdan dolayı aldığım mahkûmiyet kararının sebebini merak eden okurlarım var. Bana, "İşgüzar kelimesi hakaret olur mu?" diye soruyorlar. Doğrusu, ne cevap vereceğimi şaşırıyorum.
Şöyle bir arşivi karıştırdım, başbakana hakaret iddiasıyla yargılananların hangi gerekçelerle beraat ettiklerine baktım; Tayyip Erdoğan'a yakıştırdıkları sıfatları da inceledim. Ortaya çıkan çelişki, iyice kafamı karıştırdı.
CHP Grup Başkanvekili Halûk Koç demiş ki: "Şimdi ben soruyorum Sayın başbakana 'Sen kimin Başbakanısın?' Meşru olmak için, bir emperyalist aferini almak için kalıptan kalıba giriyorsun, kimlikten kimliğe giriyorsun. Bazen demokrat oluyorsun, bazen dayatıcı. Bazen din bezirgânı, bazen sahte laik. Kimsin Allah aşkına sen, kimlerin maşasısın sen, seni ipinde oynatanlar kimler?"
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, aşağıdaki gerekçeyle bu ifadeleri hakaret saymamış: "Kişinin üstlendiği görev ne kadar önemliyse, hakkında yapılan eleştirilerin de o kadar yoğun ve sert olabileceği kabul edilmelidir."
Bir başka örnek Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden:
Yalçın Küçük, "İsyan" adlı kitabında şöyle yazmıştı: "Bu başbakanlığa oturtulmuş kişi, İslâm tarihinde yazılı Cahiliye devrinden kalma bir kişidir. Bana göre Deli İbrahim'den sonra Türkiye'de hükûmet etmeye gelmiş en bilgisiz kişidir."
Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi, bunu da hakaret saymadı.
İşçi Partisi'nin bir yönetici, Mehmet Altan'a, "vatan haini" demişti. Mahkeme de, Yargıtay da, bu sıfatı eleştiri sınırları içinde gördü.