Muhalefetteki milletvekilleri, orada burada çıkan olaylardan açılımı sorumlu tutuyor. Oysa Türk'ü Kürt'e, Kürt'ü Türk'e düşürmek isteyen provokatif hadiseler daha önce de cereyan etmişti. Meselâ, 2005 yılında, Nevruz kutlamaları sırasında, Mersin' de Türk bayrağı yakılarak, milliyetçi duyguları ateşlemek isteyenler çıkmıştı. (Bayrağı, küçük bir çocuğun eline verip yakmasını isteyen kişi Ali Kutlu yakalandı. Şu anda Ergenekon sanığı) O yıl, Abdullah Öcalan'a destek için, otobüsle Bursa'nın Gemlik ilçesine hareket eden bir grup, bu ilimize sokulmadı fakat Bilecik'in Bozüyük ilçesinde, vatandaşların saldırısına uğradı. Öcalan yandaşlarını jandarma ve polis kurtardı; bu arada 55 kişi yaralandı. PKK yandaşları, eş zamanlı olarak, İstanbul'un 12 ayrı noktasında eyleme kalkıştı. Polislere, araçlara, işyerlerine molotof kokteyli attılar. Bu gösterilere karşı halk, Türk bayrağı ile cevap verdi; çatışmalar çıktı.
Demek istediğim, PKK her an 300- 500 ya da 3-5 bin kişiyi hareketlendirip, şehirlerde kargaşa yaratabilir. Hepimizin, oynanan oyunu görüp, sağduyulu davranması şarttır. Ama lütfen aynı sağduyuyu başta iktidar mensupları, bütün siyasi partilerde de görelim. Kürt meselesi, maalesef karşılıklı suçlamalara zemin hazırladı. Deniz Baykal, işi, Tayyip Erdoğan'a "İhanet içindesin" demeye kadar vardırdı.