Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bir siyasi partinin kapatılmasını incelerken şu hususları gözönüne alıyor.
1) Partilerin kapatılması kanunda yer alıyor mu? Bir başka ifadeyle, hukuki çerçeve mevcut mu?
2) Meşru bir amaç güdülüyor mu? (Bu noktada, Venedik kriterleri çerçevesinde değerlendirme yapılıyor ve söz konusu partinin şiddeti destekleyip desteklemediği, terör örgütüyle organik bir bağı bulunup bulunmadığı araştırılıyor. Şiddetin yanı sıra, demokrasinin ve çok partili siyasi hayatın korunması da meşru amaç olarak kabul görüyor.)
3) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. maddesi, örgütlenme özgürlüğü ile ilgili. Bir partinin kapatılması, örgütlenme özgürlüğüne müdahale sayılıyor. Bu müdahalenin meşru amaçla orantılı olup olmadığına bakılıyor. Gerçekten, yakın bir tehdit var mıydı? Başka bir yoldan, bu meşru amaca ulaşmak mümkün müydü? Partinin kapatılması, acil bir sosyal ihtiyaca mı cevap veriyordu?

***
DTP, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne müracaat ederse, inceleme bu çerçeve içinde yapılacak. Söz konusu partinin PKK ile somut ilişkileri belirlenir ya da demokrasi açısından potansiyel bir tehlike oluşturduğu sonucuna varılırsa, "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ihlâl edilmemiştir" kararı AİHM'den çıkabilir. Aksi takdirde, Anayasa Mahkemesi'nin kapatma kararı yüzünden, Türkiye Cumhuriyeti devleti mahkûm olacaktır. Bu mahkûmiyetin fiili bir sonucu mevcut değil. DTP otomatik olarak açılamaz. Sadece partiye bir tazminat ödenir ama, Türkiye'nin, Siyasi Partiler Kanunu'nda ve anayasasında karar ile uyumu sağlayacak bazı değişikliklere gitmesinin de bu şekilde önü açılabilir.