İsviçre'deki referandum sonucunu değerlendirirken, kimileri, "Demek her zaman çoğunluğun yaptığı doğru değil" diye gene Tayyip Erdoğan'ı eleştiriyor. Oysa, demokrasilerde, çoğunluk, iktidarı belirler ve iktidar olan parti programını uygular. AK Parti'nin, başörtülü kızların üniversiteye girmesini sağlamak üzere gerçekleştirdiği anayasa değişikliği ya da meslek liselerinin önündeki katsayı engelini kaldırma çabası, azınlığın hakkını hiçe sayan "bir çoğunluk diktası" belirtisi değildir. İktidar, uzlaşma arar ama bunu temin edemeyince, adımlarını da atar. İttifakla, ülke yönetilmez. Başörtülülerin ve İmam Hatiplilerin önündeki engelin kaldırılması, iktidarın, çoğunluğuna dayanarak aldığı layüsel kararların örneğini teşkil etmez. Buna mukabil, hakların genişletilmesi değil, hakların kısıtlanması yönünde düzenlemeler yapılsaydı, sözgelimi "Herkes üniversiteye başörtüsü ile girmek zorundadır" denilseydi ya da sadece, İmam Hatip mezunlarına katsayı uygulayarak onlar avantajlı duruma getirilseydi, o zaman Erdoğan'a "Çoğunluğunuza dayanarak her şeyi yapmaya kendinizi muktedir görüyorsunuz" diye haklı eleştiriler yöneltilebilirdi.
Sap ile samanı karıştırmayalım.