Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Ya GDO kısırlık yaratıyorsa!..

Sizce halkı, ıslak imzalı belge mi ilgilendirir, yoksa, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ve ürünleri mi?
Doğrusu, Twitter'da bir arkadaş (Yüksekökçeler) uyarana kadar, 26 Ekim'de Resmi Gazete'de yayımlanan GDO yönetmeliğinden haberdar değildim. Ziraat Mühendisleri Odası ve tüketici dernekleri kıyameti koparıyor; muhalefet ayağa kalktı ama, Türkiye'nin gündeminde farklı konular var. Dün, grup toplantısında Tayyip Erdoğan da meseleye eğildi; yeni çıkan yönetmelikle, GDO ve ürünlerinin ithalatına AB standardında bir düzenleme getirildiğini söyledi. Hadise çok teknik ve ben de, bu hususta uzman değilim. Fakat, dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de endişeler varsa, bu durum, birkaç kelime ile, ya da başbakanın verdiği bir teminatla kolay kolay geçiştirilemez, giderilemez. Yönetmeliği okudum. Gerçekten de, yönetmelik, GDO'lu ürünlerin ithalatının daha serbest bir biçimde yapılmasına yönelik değil; sadece, ithalatın şartlarını belirleyen bir düzenleme getiriyor. Zaten, Türkiye pazarında GDO'lu ürünler satılıyor. Özellikle 4 ana üründe, pamuk, soya, kanola ve mısırda GDO var. Bugün, mısırdan ve soyadan üretilen ve GDO içeren 800 çeşit ürünün tüketicinin sofrasında olduğu belirtiliyor: Bisküvi, kraker, puding, bitkisel yağ, bebek maması, çikolata, gofret gibi. Yönetmelikle, var olan ithalat denetim altına alınıyor. Ama, tüketiciler, bir yasa çıkarılmadan ve yeterince kamuoyunda tartışılmadan, hükûmetin yönetmelikle düzenleme yapmasına karşı. Halkın, kendisini doğrudan ilgilendiren, belki de sağlığını tehdit eden bir konuda, daha iyi aydınlatılması gerekmez miydi?
Anladığım kadarıyla, GDO'lu gıda ya da yemin avantajı, zor bozulması; bir başka ifadeyle, daha dayanıklı olması. Buna mukabil, insan sağlığına, az ya da çok zarar veriyor olmalı ki, yönetmelik, GDO'lu ürünlerin bebek mamalarında ve bebeklerle küçük çocukların ek besinlerinde kullanılmasını engelliyor. Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin Başkanı Kemal Özer, haklı olarak soruyor: "GDO ürünleriyle beslenecek bir hamile kadın, ister istemez bebeğine de zararları aktarmış olmayacak mı?"
Öte yandan, yönetmelik, söz konusu gıdanın, "Ancak % 0.9 oranında ya da daha fazla Genetiği Değiştirilmiş Organizma içermesi halinde, 'GDO'lu' kabul edileceğini" belirtiyor. GDO'suz ürünlerin etiketinde ise, "GDO'suz olduğuna dair ifadeler bulunamaz" diyor. Meselâ neden etikete GDO'suz yazılmasına karşı çıkılıyor? Bunu anlayamadım.
Şu husus da çok önemli: Son 6 ayda, 30'a yakın ülkenin GDO'yu yasakladığı ileri sürülüyor. Ve bu ülkeler, bizden ürün alırken, GDO'suz olmasına özen gösteriyor. Bugüne kadar, önce de belirttiğim gibi, GDO'lu ürün ithal ediliyordu ama, "Yönetmelikle, ithalatı düzenliyoruz" derken, GDO'ya da yasal bir zemin kazandırılmış oldu. Bu yüzden, Türk ihracatçıların GDO'yu yasaklayan ülkelerde işlerinin zorlaşacağı ileri sürülüyor.
Kim haklı, kim değil... GDO ne derecede zararlı? Gerçekten kısırlık yaratıyor mu? Bunları bilemeyeceğiz ama, en az ıslak belge kadar kamuoyunda tartışılması gerektiğine inananlardanız. Özellikle, kısırlık konusu... Her aileden 3 çocuk isteyen Erdoğan, kısırlık tehlikesine inanırsa, bir bakarsınız, GDO'lu ürün ithalatını Türkiye'de yasaklayabilir de.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA