Zürih'teki imza töreni sırasında, Ermenistan Dışişleri Bakanı Nalbantyan'ın yüzünden düşen bin parçaydı. Sonradan anlaşıldı. Meğer yapacağı konuşmada "ön şart olmaksızın" cümlesini kullanmak, "Protokol ile başlayan süreç, Karabağ'dan ve soykırım iddialarından bağımsızdır" mesajını vermek istemiş. Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bu cümleye itiraz edince, 3 saatlik kriz doğmuş. Nalbantyan da, Davutoğlu'nun "Kafkasya'da barış ve istikrar"dan söz etmesini, -dolaylı olarak Karabağ anlaşılır diye- arzu etmemiş.
Öküzün altında buzağı arandığına, her adımda, "zülfüyara dokundu/dokunmadı" hesabı yapıldığına göre, anlaşılıyor ki, önümüzde kırılgan, bir süreç var. Bir tarafta, -bizim açımızdan- Azeri kardeşlerimizi darıltmak kaygısı, diğer tarafta, Ermeni Diasporası'nı ikna çabası. Karabağ ile ilgili Minsk Grubu'na büyük iş düşüyor. Çünkü, protokole geçmese bile, herkes Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin gerçekten normalleşmesi için, Karabağ sorununun Azerbaycan'ı tatmin edecek şekilde çözülmesi gerektiğinin farkında.