Son günlerde yürütülen tartışma, "öteki" meselesine yeniden girmemize yol açtı. Eşcinseller hakkındaki sözler ve onlara karşı takınılan tavır hoş değil. Ali Bulaç'ın, "Irak ve Afganistan'da öldürenlerin önemli bir kısmı eşcinsel" demesi, tipik bir önyargı örneğidir. Çünkü bilimsel anlamda, savaştaki askerlerin ne kadarının eşcinsel olduğunun tesbiti, ya da eşcinsellerin mi yoksa heteroseksüellerin mi, Iraklılarla Afganları öldürdüğünün bilinmesi mümkün değil.
***
Eşcinsellik tartışması sadece Ali Bulaç'ın sözleri etrafında yapılmıyor. Konu, yeşil sahaya da sıçradı. Eşcinsellerin hakem olamayacağı ortaya çıktı.
Hürriyet'in haberine göre, 12 yıllık hakemin,
"Gay" olduğu ve askerlik yapmadığı anlaşılınca, meslekten ihracı gündeme geldi. Meğer hakemlik talimatnamesinde,
"Askerlik yapmayanlar hakem olamaz" diye bir hüküm mevcutmuş. Ama bu hükmün, şahsın, cinsel eğilimleriyle değil, fiziki durumuyla ilgili olduğu meydanda.
Beni en çok Ertuğrul Günay şu sözleriyle şaşırttı.
"Evren'e darbeci yerine, ressam diyoruz; zaten bir zamanlar Zeki Müren'i en iyi erkek sanatçı, Bülent Ersoy'u da en iyi kadın sanatçı olarak seçmedik mi!"
Gerçi Günay, özür diledi ama eşcinsellere bilinç altındaki bakış açısını da ister istemez ele vermiş oldu. Artık demokrasilerde,
"öteki" kalıbının içine, farklı cinsel tercihler de giriyor; onlara da saygı gösterilmesi talep ediliyor. Buna hazır mıyız?