Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Önyargı

Üniversitede bir öğretim görevlisi, öğrencilerine, yaşlanmanın psikolojik belirtilerini öğretirken, onlara, yatağa mahkûm birisine ait izlenimlerini de aktarır: "Ne konuşuyor, ne de söylenenleri anlıyor. Bazen saatlerce anlaşılmaz şeyler geveliyor. Sadece adı söylendiğinde tepki veriyor. Son 6 aydır yanındayım fakat görünüşü için hiçbir çaba sarf etmiyor; bakım yaparken de yardımcı olmuyor. Onu hep başkaları besliyor, yıkıyor ve giydiriyor. Dişleri yok; yiyeceklerin püre halinde verilmesi gerekiyor. Gömleği salyalarından dolayı sürekli leke içinde. Yürümüyor, uykusu düzensiz; gece yarısı uyanıp, çığlıklarla herkesi uyandırıyor. Çoğu zaman mutlu; gülüyor. Fakat bazen hiçbir sebeb yokken sinirleniyor; biri onu yatıştırana kadar feryat figan bağırıyor."
Bu konuşmayı yaptıktan sonra, öğretim görevlisi, öğrencilere böyle birinin bakımını üstlenip üstlenmeyeceklerini sordu. Hepsi, bu şekilde bir sorumluluk altına giremeyeceklerini anlattılar. Öğretim görevlisi "Oysa ben bunu büyük bir zevkle yapıyorum" dedi. Öğrenciler şaşırdı. Daha sonra, bahsedilen "huysuz hastanın", fotoğrafı elden ele dolaşmaya başladı. Meğer öğretim görevlisi 6 aylık kızından söz ediyormuş. Bunu yapmasının sebebi de, peşin hükümlerin insan düşüncesini nasıl yönlendirdiğini göstermekmiş.
Sonuç: Hayatta yaşadığımız birçok şey, bize, önyargılarımız ve bakış açılarımız yüzünden dayanılmaz, katlanılamaz gibi gözükebilir. "Önyargıyı parçalamak atomu parçalamaktan zordur" ama elimizden geleni yapalım ve peşin hükümlerin esiri olmayalım.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA