Pazar sabahı saat 12'de Başbakan Tayyip Erdoğan ile, önce Balıkesir, sonra İzmir'e gitmek üzere Ata uçağına bindik. Birkaç yabancı gazeteci... Bizden, Mustafa Ünal (Zaman), Eser Karakaş (Star), Kürşat Bumin (Yeni Şafak), İsmet Demirdöven (Taraf), hep birlikteyiz. İyi ki Su Forumu İstanbul'da... Zira Tayyip Erdoğan, Talabani ile görüşeceği için, dönüşte uçakla İstanbul'a inmeyi daha baştan garantiledik.
Atatürk Havaalanı'nda hareket anını beklerken sohbet ediyoruz. Financial Times'ten Delphine anayasa değişikliği olup olmayacağını soruyor. "Belki birkaç madde yeniden düzenlenebilir" diyenler var. Prof. Eser Karakaş hemen itiraz ediyor: "Benden Brad Pitt ya da Alain Delon olur mu?" diye soruyor. "Yepyeni bir anayasayla kökten değişim şart."
Biraz geyik... Biraz siyaset. Ve nihayet uçaktayız. Sabah kahvaltısıyla öğlen yemeği arası bir ikram. Çeşitli peynirlerin yanı sıra isteyene omlet, isteyene melemen. Ayrıca saç böreği; kahve ve çay.
Her halde "tatlı yiyip, tatlı yazalım" diye, çikolata bile ihmal edilmemiş.
Balıkesir'de askeri havaalanına iniyoruz. Bir tabela gözüme çarpıyor: "Sağındaki solundaki uçağa dikkat et" yazıyor; sanki karayolundayız. Tarifeli uçaklara kapalı, gelişmemiş bir havaalanı söz konusu. Yabancı gazeteciler İzmir'e geldiğimizi sandıkları için hayretle etrafa bakınıyorlar. Eser Karakaş duruma açıklık getiriyor: "Burası Balıkesir."
Havaalanından miting meydanına kadar olan kısa mesafeyi, sağlı sollu, erkekli kadınlı kalabalıklar doldurmuş. Çocukların çok fazla olması dikkat çekiyor. Zaten çocuklara özel anons var. Otobüs durakladıkça, Tayyip Erdoğan'a onların yaklaşmasına izin veriliyor. Kızlara bebek, erkeklere otomobil... Bebeklerden bir kısmı zenci, bir kısmı beyaz. Ayrımcılık yapılmamış! Bu dağıtılan oyuncaklar, neden çocukların yollara döküldüğünü de izah ediyor. Otobüs durduğunda oyuncağını alamayanlar, anne ve babalarıyla koşup, ikinci merhaleyi yakalamaya çalışıyor. Erdoğan işini biliyor! Böylece yarınlara yatırım yapıyor.! Ama sadece çocuklar değil, haksızlık etmeyelim anne ve babalar da başbakana alkış tutuyor.
Ve nihayet meydandayız. Erdoğan'ın gözleri ışıldıyor. Halktan aldığı enerjiyle, daha da canlanıyor.
Başbakanlık Baş Danışmanı Nabi Avcı bu sinerjinin farkında. Bana, "Hasan Celâl Güzel nasıl politikaya girdi?" diye soruyor.
"...Özal, ısrar ediyordu Güzel'e, Güzel ise, müsteşarlıktan ayrılmak niyetinde değildi. Onu memleketi olan Gaziantep'e götürdü. Seçim otobüsünün üzerine çıkarttı. Halk, sevgiyle ve coşkuyla bağırıyordu; davul zurna çalıyordu. Özal, Hasan Celâl Güzel'e 'Şöyle otobüsün üzerinde bir tur at ve halkı selâmla' dedi. Sonra çevresindekilere döndü, 'Artık iflâh olmaz' diye gülümsedi."
Mitingin yarısında başlayan yağmura rağmen kalabalık dağılmadı. Zaten, Balıkesir, AK Parti için banko. Bir sonraki durak olan İzmir'de ise, AK Parti'nin kazanma ihtimali yok gibi. Ama Başbakan, doğuda batıda, güneyde kuzeyde, Türkiye'nin her karış toprağında var olduğunu göstermek için, kendisini en zorlayan illere bile gitmekten çekinmiyor.