"Türkiye bir mozaik" denilmesine kızanlar var. Çünkü bu tanım, tek tip, homojen bir ulus yaratma çabalarının iflâsı anlamına da gelebiliyor. Herkes birörnek olacak: "TürkMüslümanSünni-Laik".
Mozaikte ise, parçalar belirgin; farklı renkler hemen seçiliyor; birörneklik yok.
Dünyamızda artık, etnik ya da mezhep temelinde
farklılaşmalar konuşuluyor; kimlik talepleri dile getiriliyor. Bugün önümüzdeki problem, bu talepleri karşılayarak nasıl beraber yaşanabilir; farklılıkları gözeterek, birlik nasıl sağlanır şeklindedir. İşte bu sebepten dolayı "mozaik" benzetmesi, çağımızın şartlarına daha uygun düşüyor. İster İslâmi, ister etnik temelli olsun, her kimlik talebi "anayasal bir hak " talebidir.
TRT Şeş (6), bu yüzden, devletin, Kürt kökenli vatandaşlarımıza "bir lütfu" değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bir bölümünün hakkının teslim edilmesidir .
Baykal'a hiç katılmıyorum. CHP lideri, "Devlet televizyonu yerine, özel sektörün Kürtçe yayın yapması" gereğini savunuyor. Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağıyla bağlı herkes, ülkenin eşit vatandaşıdır ve bu hukuki statüsünden doğan haklara sahiptir, diye bakmalıyız meseleye. Kürt dilinde yayın talebinin bugüne kadar karşılanmaması, aksine yasaklanıp, cezalandırılması, devletin, en hafif deyimle, bir ihmalidir; ayıbıdır . TRT'nin, Kürtçe yayın yapmasını "sakıncalı" bulmak, bence, kuşkulara dayalı bir ayrımcılığı sürdürme iradesini gösterir. Birlikte yaşama belgesi olması gereken anayasa, ülkemizde, önce devlet ve rejimi yaratmak, sonra da bu rejime uygun insanı, vatandaşı oluşturmak çabasında. Dolayısıyla, vatandaşının, etnik ya da İslami veya mezhep özelliklerini hayata geçirme, yaşantısına yansıtma talebi, devlet tarafından şüphe ve endişe ile karşılanıyor.
Farklılıkların, kanun zoruyla bastırılmış olsa dahi, yok edilmediği artık ortaya çıkmıştır. Ayrıca bireylerin haklarını teslim ettikçe, parçalanma bir yana, birlikte yaşama arzusu kuvvetlenmektedir.