ABD Başkanı Bush'a ayakkabısını fırlatarak tepkisini gösterdi El Zeydi isimli bir gazeteci. Doğrusu Bush da işi iyi idare etti; sükûnetini bozmadı; hatta espri bile yaptı.
Bu vesileyle bir fıkra aklıma geldi. Bir Amerikalı, bir İngiliz ve bir Iraklı çay içiyormuş. Amerikalı çayını bitirince bardağı havaya fırlatmış, silâhını çekip ateş etmiş ve demiş ki: "Bizde bardaklar o kadar ucuzdur ki, Amerika'da aynı bardakla iki kere çay içmeyiz."
İngiliz de çayını bitirdikten sonra bardağa ateş etmiş ve "Bizim İngiliz kumsallarında bardak yapmak için o kadar çok kum var ki, aynı bardakla iki kere çay içmeyiz" diye konuşmuş.
Iraklı, çayını bitirmiş, bardağını havaya fırlatmış, silâhını çekip Amerikalı ile İngiliz'i vurup öldürmüş. Bu davranışını ise şu cümleyle açıklamış: "Bağdat'ta bu İngiliz ve Amerikalılardan o kadar çok var ki, biz aynı adamla iki kere çay içmeyiz."
***
Kendisini işgal altında hisseden Iraklıların psikolojisini anlamamak mümkün değil. Ahkâm kesmek kolay; "gazeteciye yakışır mı pabuç fırlatmak" diye. Ya da Saddam'ı kötüleyerek, Irak'taki Amerikan mevcudiyetine meşruiyet kazandırmak da mümkün. Ama biraz empati yaparsak, bir başka ifadeyle diğergam olabilirsek, (yani başkasının ayakkabısıyla yürüyebilirsek) o takdirde, El Bağdati televizyonu muhabiri El Zeydi'nin davranışının sebeplerini anlayabiliriz.