Ayılar, boğalar, güvercinler, şahinler... Kelebekler, kediler, kuğular, filler ve daha neler neler... Bunlar piyasalarda cirit atan hayvanlar. Yani ekonomik hayatta genel gidişatı özetlemek ve geleceğe yönelik öngörü mesajlarımızı vermek için kullandığımız en bilinen semboller. 1800'lerin başlarında Londra Borsası'nda ilk olarak kullanılan ayı (düşüş) ve boğa (yükseliş) piyasası gibi semboller, finansal enstrümanlar arttıkça, işler karmaşıklaştıkça çoğaldı. Sonunda iş kelebeğe, karıncaya kadar vardı. Benim en sevdiğim sembollerden biri ise Türkiye'nin KOBİ gücünü vurgulamak için kullanılan 'Anadolu Kaplanları'dır. Ama bugün size asıl kırlangıçları anlatmak istiyorum. Haftasonu, DEİK çatısı altında faaliyet gösteren 151 iş konseyinin eşzamanlı yapılan seçimli genel kurulunu izledim. Cumartesiye rağmen katılım yoğundu, üyelerin yüzde 75'i oy kullandı. Seçimlerin ardından Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat'ın da katılımıyla DEİK 5. Ticari Diplomasi Ödülleri de sahiplerini buldu. Ödül töreninden önce kürsüye çıkan DEİK Başkanı Nail Olpak'ın verdiği bilgilere göre 11 konseyde çekişmeli yani birden fazla listenin yarıştığı seçimler sonucunda, 46 DEİK üyesi ilk kez iş konseyi başkanı seçildi. 22 başkan 3. dönem kuralı nedeniyle görevini bıraktı. 66 başkan görevlerine tekrar seçildi. 151 iş konseyi arasında sadece 11 de kadın başkan var. Başkan Olpak'ın, bu rakamı paylaşırken, "Daha önce 18 kadın başkanımız vardı. Aslında daha fazla kadın başkan olsun istiyoruz. O nedenle kadınları başkanlık için aday olmaya her zaman davet ediyoruz" dediğini not edelim.
Gelelim kutuplar hariç dünyanın her yerinde yaşayan ve pek çok kültürde uğurlu sayılan kırlangıçlara. Kendisinin de DTİK (Türk Diasporası İş Konseyi) Başkanı olduğunu hatırlatan Nail Olpak, Türk iş dünyasının tüm global zorluklara rağmen Türkiye'nin dünyadaki ekonomik varlığını güçlendirdiğine değindi. Ardından "Ancak bizi bekleyen daha büyük ev ödevlerimiz var" diyerek iş konseyi başkanlarını kırlangıçlara benzetti. Ticari diplomasi tabirlerine kırlangıçları da ekleyen Olpak'ın o sözleri aynen şöyle: "Anne-baba kırlangıçlar yuvaya farklı zamanlarda gelip giderlermiş. Ama yavrular arasındaki besleme sırasını ikisi de bilir ve bunu hiç şaşırmazlarmış. Bu onların adalet duygusunu gösteriyor. Diğer kuşların çöpten yapılmış eğreti yuvalarına pek benzemiyor yuvaları, yıllarca dayanıklı. Demek ki hem özgün çalışıyorlar hem de kaliteye önem veriyorlar. Bu güzel kuşlar, konforlarını bozup her yıl göç ediyorlar. Bu yenilik duygusunun geliştiğini gösteriyor bizim anladığımız şekliyle. Ve göç ederken de hepimiz biliriz göçmen kuşlar bir uyum içinde uçarlar. Bir su damlasını havada yakalayabilecek kadar hızlıymışlar. Sürekli hareket halinde olduklarını, çok çalışkan olduklarını biliyoruz. Kendi aralarında fısıldaştıklarını ben de yeni öğrendim. Demek ki güzel de bir iletişimleri var. Ve son olarak dünyayı dolaşmalarına rağmen ömürlerinin sonuna kadar hep aynı yuvaya dönerlermiş. Yani yurt sevgisi onlar için vazgeçilmez. Şimdi bu özellikleri şöyle bir hatırladığımızda, dünyanın her yerinde bulundukları yere anlam katan, çalışkan, risk alan, konforunu bozup göç eden, yenilikçi, iletişimi kuvvetli, kaliteye önem veren, yurt sevgisini içinde tutan uyumlu ve cesaretli kimlikleriyle ben kırlangıçları iş konseylerimize benzetiyorum. Tüm başkan ve üyelerimize tıpkı kırlangıçlar gibi bir kanadımız ülkemizde, bir kanadımız dünyada olmak üzere ticari diplomasi çalışmalarımızı artarak devam ettireceğimizi ifade etmek istiyorum."