İkonik ayakkabı markası Manolo Blahnik, Çin'de 22 yıldır devam eden isim hakkı mücadelesini nihayet kazandı. Geçen hafta duyurulan bu haber, lüks tüketim meraklısı Çinliler kadar, global lüks markalar arasında da büyük bir heyecana neden oldu.
Nasıl olmasın, dünyanın en büyük ekonomisi olmaya koşan Çin, aynı zamanda dünyanın en büyük taklit ekonomisi. O yüzden bu haber, yani fikri mülkiyet hakları konusunda, mevcut kanunlarına rağmen batılı bir markanın lehine verilen bu mahkeme kararı, 30 yıldır Çin'de taklitle mücadele eden lüks markalar için büyük bir umut oldu.
Kısaca süreci özetleyelim: Çinli iş insanı Fang Yuzhou'nun 2000 yılında Manolo Blahnik'in tüm fikri mülkiyet haklarını almış olması nedeniyle marka, kendi ismiyle pazarda faaliyet yürütemiyordu. Çin'deki fikri mülkiyet haklarında 'ilk başvuru' esas alınıyor. Ancak ilk kez bu davada 22 yıllık mücadelenin sonunda Manolo Blahnik, ilk başvuran olmadığı halde isim hakları kendisine devredildi. Şimdi Manolo Blahnik, Çin'e gösterişli bir girişe hazırlanıyor.
Bu gelişmeyi bir dönüm noktası olarak görenler çok. Zira aklınıza gelebilecek hemen her lüks markanın Çin pazarında benzer sıkıntıları var.
Çeşitli ticaret savaşlarının tarafı olan ve dünya ekonomisine entegrasyonda hayli sıkıntılı alanları bulunan Çin'in, aslında bu kararla dünyaya; 'olgunlaştım ve liderliğe hazırım' mesajı verdiğini düşünenler de az değil.
Ancak Çin'in dış politikada 'dünya meseleleri'nde üstlendiği rolün sahip olduğu ekonomik ölçekle orantılı olmadığına dikkat çekenlerin sayısı daha fazla. Hatta kimilerine göre Çin'in iklim krizini hafife alması nedeniyle dünyanın başına daha çok işler açması yüksek ihtimal. Dolayısıyla kırmızı tabanlı ayakkabı giymeye hevesli Çinlilerin heyecanlandırdığı lüks markaları bir kenara bırakırsak; geçen hafta akıllarda kalan 2 fotoğraf vardı. Tam da bize sorunlarımızın ayakkabıdan (!) büyük olduğunu gösteren.
Biri Ukrayna'daki hasadın güvenliği için buğday tarlasına giren silahlı askerlerin görüntüsüydü. Diğeri ise Türkiye'nin tam ortasında yer aldığı Ukrayna'dan dünyaya gıda koridorunu açan anlaşmanın fotoğrafıydı. Dünyayı bekleyen ciddi bir gıda krizinin önlenmesi anlamına gelen bu fotoğrafta, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Gueterres ile lider olarak sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yer alması elbette Türkiye'ye yazılan büyük bir başarı hikayesi.
Üstelik tedarik rotalarında yaşanan değişimle beraber Çin'in alternatifi algısını güçlendirecek cinsten.