Pandemi özellikle eşitsizlikleri daha da derinleştirirken bir yandan da küresel dayanışma ve iş birliğinin artması konusunda umut veriyor. 'Maske-mesafe-hijyen'in hayatımızın merkezine yerleştiği ilk günden bu yana konuştuğumuz 'yeni normal'i her alanda daha fazla görmeye başladık. Bugünlerde şirketlerin anlattığı kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri artık nedense daha samimi geliyor. Sanırım pandeminin en büyük kazanımı bu samimiyet (tabi pandemi günlerini çok çabuk unutmazsak). Son günlerde etkilendiğim bir örneği anlatmak istiyorum. Geçen hafta Romalı Mücevher Evi Bvlgari'nin bir webinarına katıldım.
Bvlgari CEO'su Jean Christophe Babin söze şöyle başladı: "Pandeminin ilk 48 saati içinde İtalya'nın bulaşıcı hastalıklar hastanesine acil ihtiyaç kapsamında olan yüksek teknolojili mikroskop bağışı yaptık. Hemen ardından Bvlgari'nin parfüm fabrikasını bir gecede dezenfektan üretim tesisine dönüştürdük. Ürettiğimiz dezenfektanları İtalya, İngiltere ve İsviçre'de hastanelerde ücretsiz dağıttık."
Babin'in anlattığı Bvlgari'nin pandemiyle mücadelede gösterdiği ilk refleks. Bu global lüks marka, devamında bir fon kurarak Oxford Üniversitesi'nin Covid-19 aşı çalışmalarına destek verdi. Konuşmasının ardından Babin'e lüks ve sürdürülebilirlik çelişkisi hakkında ne düşündüğünü sordum. Bvlgari'nin her zaman topluma ve doğaya karşı sorumlu hareket ettiğinin altını çizdi. "Pandemide tüm mağazalarımız kapalı ama biz bu süreçte farklı yönlerimizi güçlendirdik. Bu dünyanın bir parçası olarak insanlığın karşı karşıya olduğu ortak sorunun çözümüne katkı sağladık." diyen Babin, sözlerini şöyle sürdürdü: "5 bin yıllık insanlık tarihinde mücevher hep vardı, bundan sonra da hep olacak. Lüks bir tüketim markasıyız ancak üretimimizin her aşamasında tedarikçilerimiz dahil doğaya dost ve evrensel etik değerlere sahip çıkan bir anlayışla hareket ediyoruz. Her faaliyetimizde daha iyi bir dünya, daha iyi bir toplum için ana iş kolumuzda sürdürdüğümüz mükemmeliyetçilik anlayışıyla çalışıyoruz. Bu konuda dünyamıza tüm cömertliğimizle katkıda bulunmak istiyoruz. Ayrıcalıklı hissetmenin, hissettirmenin parasal ölçüsü pek yok. Nişanlısından güzel bir yüzük, bir hediye almak herkesi mutlu eder. Bu mutluluğu parayla ölçmek mümkün mü?"
Toplumdan aldığını geri ödemek
Önceki akşam iki değerli dünya çapında sanatçımız Güher ve Süher Pekinel kardeşler ile Almanya Federal Cumhuriyeti'nin en yüksek dereceli nişanı olan Liyakat Nişanı ile onurlandırılmaları sebebiyle bir zoom toplantısında buluştuk. Bugüne kadar sayısız uluslararası başarıya imza atan bu iki değerli sanatçının, genç müzisyenlere yönelik eğitim faaliyetleri oldukça dikkat çekici. Türkiye'de 15 yıldır kendi kurdukları müzik eğitim sistemiyle gençlere destek veren Pekinel kardeşlerin bu çabası toplumdan aldığını topluma geri ödemek adına oldukça etkileyici bir örnek.