KOVİD-19 salgınıyla mücadele sürecinde 100'ü aşkın ülkeye tıbbi malzeme göndermesi, ülkemizi son derece pozitif bir şekilde dünya kamuoyunun gündemine taşıdı. Bunun en yakın tanıklarından biri de hiç kuşkusuz, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak oldu. Pandemi sürecinde dünyada acı ve dikkat çekici pek çok olayın akılda kaldığını hatırlatan Olpak, "Ancak bizim ülkemiz başarı öyküleriyle gündeme geldi. Örneğin Türkiye'nin ihtiyacı olan ülkelere yaptığı tıbbi malzeme yardımları, yurtdışında inanılmaz büyük bir etki yarattı. Görüştüğümüz resmi, özel hemen hemen tüm temsilciler, 'Türkiye hükümetine bize de tıbbi malzeme göndermeleri için başvuru yaptık. Siz de bizim için aracı olur musunuz' diye DEİK'ten ricada bulundular. Kim ne derse desin pandeminin kazananı kesinlikle Türkiye" dedi. Bu süreçte dış dünya ile yakın temasta olan Olpak, dış ekonomik ilişkiler boyutuyla pandemi sürecini ve fırsatları SABAH'a anlattı.
2020'nin ilk yarısını geride bıraktık. Neler söyleyeceksiniz, nasıl bir yıl oldu?
2020'ye iyi başladık. Bu yıl yüzde 5'in üzerinde büyüme hedefimiz vardı. pandemiye rağmen ilk çeyrek performansımız bu hedef doğrultusunda gerçekleşti. Türkiye'nin bu krizi yönetmesine baktığımızda yılı daha pozitif bir şekilde kapatacağına inanıyoruz.
Bir iş insanı olarak hiç tedirgin olmadınız mı?
Bu sürecin hemen başında DEİK olarak Cumhurbaşkanımıza bir mektup yazdık ve ekonominin devamı için kararlı olduğumuzu söyledik. Kendi aramızdaki müzakerelerde de 'işletmelerimizi optimal seviyede tutalım, ne olur kapatmayalım' mesajları öne çıktı. Tüm üyelerimiz, iş konseylerimiz, ticaret müşavirleri, büyükelçiler, başkonsolosluklarla günde 10 saati aşan toplantılar yaptık. İlk görüşmelerde herkes sağlığı konuşuyordu. Ama 10 gün içinde bir yandan da işlerimizi konuşmaya başladık. Tedirginlikten çok kararlılık hakim oldu.
150 TOPLANTI YAPTIK
Peki yurtdışından ne tür taleplerle karşılaştınız?
DEİK olarak 150'nin üzerinde toplantı yaptık. İlgili ülkelerin resmi yetkilileri, büyükelçileri bize hep 'Siz bu süreci çok iyi yönetiyorsunuz, gıptayla takip ediyoruz' şeklinde yorumlarla başlayıp, kendilerine yardım yapılması için aracı olmamızı istediler. Yurtdışından hep maske talep ediliyor zannediliyor ama bizden tüm koruyucu kıyafet, solunum cihazı, ve ilaç taleplerini bile hükümete iletmemizi istediler. Ayrıca bu malzemelere yönelik ihracat kısıtlamasının kaldırılması ve şoförlere seyahat izni gibi daha birçok konuda ricada bulundular. Biz de ilgili tüm kurumlara bu talepleri hassasiyetle paylaştık, takip ettik.
F-35 KONUSU BİLE ÇÖZÜLEBİLİR
Türkiye'yi önemli fırsatların beklediği dile getiriliyor. Sizce öne çıkacak ülke veya bölgeler var mı?
Afrika ile ekonomik ilişkilerde çok daha ileri gideriz. Amerika ile de işler daha iyi olur, hatta F-35 konusunda bile olumlu gelişmeler beklenebilir. Avrupa'da da işler daha iyiye gidecek gibi görünüyor. Tedarikte tek ülkeye bağlılığın yanlışlığını tüm ülkeler gördü. Biz, yeni şartlara hızlı bir şekilde adapte olabildiğini tüm dünyaya ispat eden Türkiye'nin bu dönemin kazananı olacağını öngörüyoruz. Örneğin geçmişte AB'li yetkililer tarafından biraz burun kıvrılarak ele alınan Gümrük Birliği'nin güncellenmesi konusu bu pandemi sürecinde biraz daha öne çıktı. Avrupalı yetkililer bize 'haklısınız güncelleme ihtiyaçları daha dikkatle ele alınmalı' dediler.
SOLUNUM CİHAZI ÜRETİMİ 'AKLA ZİYAN' ALGILANDI
Yurtdışı temaslarınıza dayanarak Türkiye'nin pozitif ayrıştığı konuları değerlendirebilir misiniz?
Öncelikle tabi tıbbi malzeme yardımları çok büyük bir etki yarattı. Bir diğer önemli konu da solunum cihazı. Türkiye'nin haftalar içinde solunum cihazını geliştirip seri üretime başlamasını 'akla ziyan' olarak algıladılar. Hastanelerimizin kapasitesi, sağlık personelimizin kalitesi, tüm vatandaşların genel sağlık sigortası kapsamı içinde olması çok önemli.
İLK, İYİ VE EN KÖTÜ ÜLKEYLE TEMAS
Bu dönemde farklı bir uygulamanız oldu mu?
Her adımda ülke ve üyelerimizin ihtiyaçlarını gözetmeyi amaçladık. Çin, Güney Kore ve İtalya büyükelçilerimizle sık sık bir araya geldik. İlk başlayan, iyi yöneten ve en kötü ilerleyen ülkenin deneyimlerini, ilgili makam ve üyelerimizle paylaştık.
EVİN İÇİNDE 10 BİN ADIM
Ev'deki günlerinizi nasıl geçirdiniz?
Türkiye'nin gücünü gördük ve ülkemize güvenimiz arttı. En çok dostlarımı özledim. Hareketsiz kalmamaya gayret ettim. Telefon görüşmelerimi yürüyerek yaptım ve ortalama 10 bin adım attım. Hatta bu süreçte 5-6 kilo verdiğimi söyleyebilirim.
KRİZ GEÇMİŞİMİZ AVANTAJ SAĞLADI
Türkiye'nin performansında etkili olan unsurlar neler?
Türkiye'nin sürece adaptasyonunun bütün ülkelerden hızlı olduğunu gördük. Bu bizim maalesef çok kriz yaşamış bir ülke olmamızdan kaynaklanıyor. Ülke olarak fazla kriz görmüş olmanın getirdiği bir adaptasyon yeteneğimiz var.