İsrail tarafından soykırıma maruz bırakılan Gazze'deki Filistinlilerin haklı davasını desteklemenin bile suç olduğu tuhaf zamanlardan geçiyoruz. Batı dünyası kendi eliyle büyüttüğü "ifade özgürlüğünü" yerle yeksan etti. İsrail askeri üniformasını giyerek konuşan ABD'li senatör bile oldu. Ülkemizdeyse üzerlerine giydikleri İsrail askeri kamuflajı ile medyada arzı endam isimlerle uğraşıyoruz.
Aksa Tufanı ilk başladığında İsrail'in tezlerini savunmak için birbirleriyle yarışan bu lejyonerler, önce Hamas mensuplarının yakaladıkları kadınları soyup tecavüz ettikleri iddiasını paylaştı. İsrail tarafından dolaşıma sokulan bu iddiayı yaymak için "tecavüz edilen sonra öldürülen kadınlar olduğu, hatta bazı kadınların yanlarında ölen arkadaşları varken tecavüze uğradığı" gibi skandal ifadeler kullanıldı. Milyonlarca X (Twitter) kullanıcısının gündemine taşınan bu iftira pek çok kaynaktan yalanlandı. Hatta Hamas mensuplarının esir aldığı İsrailli kadınlar evlerinde bulunan muzu yemek için bile izin aldıklarını açıkladı.
İsrail işgal güçlerinin Türkçe PR ajansı gibi çalışan bir diğer "NATO Milliyetçisi haber sitesi" de "40 İsrailli bebeğin başının kesildiği" haberini yaydı. Uluslararası medya kuruluşları tarafından balıklama atlanan bu haber, en son ABD'nin hangi yılda yaşadığımızdan bile haberi olmadığı izlenimini veren başkanı Joe Biden tarafından kürsünden açıklandı. Beyaz Saray kaynakları ise daha sonra iddiayı destekleyen bir görüntü olmadığını söylediler ama yalanın yayılma hızı ışık hızıyla yaraşır vaziyete gelmişti.
Aksa Tufanı operasyonu başladığından bu yana İsrail'i en çok destekleyenlerin bile yüzünü ekşiten "Gazze'ye elektrik, su, yakıt, yiyecek girişinin engellenmesi" kararını normalleştirme vazifesi ise bir sosyal medya trolüne düştü. Kassam Tugayları'nın yurt dışı fonlarla yapılan su tesisatlarını söküp füze yaptığı videoyu paylaştı. Videoya dair yapılan araştırmalar, kısa sürede söz konusu videonun hem zaman, hem de içerik olarak farklı olduğunu ortaya koysa da troller yalanı dolaşımı sokup yaymıştı. Bununla da yetinmeyen Haskoloğlu, İsrail işgal güçlerinin bir yetkilisi ile röportaj yaparak yasaklı "fosfor bombası" iddiasını tek kelime ile yalanladığını paylaşımından yayılan bir sevinçle yazdı. Ne Amnesty'nin ne de diğer kuruluşların delillerini İsrailli yetkiliye sorup onu sıkıştırmaya yeltenmedi bile.
İsrail üniforması olarak kullandığınız klavyelerinize masum Filistinlilerin kanı ve ahı bulaştı. Artık işgalci İsrail ordusunun Türkiye'deki gönüllüleri olarak anılacaksınız.