Cumartesi sabah saatlerinden itibaren Türkiye ve dünyanın gündemi bir kez daha işgal altındaki Filistin topraklarına çevrildi.
Filistin direnişi, "Aksa Tufanı" adını verdikleri bir operasyon başlattı. O dakikadan itibaren Siyonist lobinin uşakları, başta sosyal medya hesapları olmak üzere mesaiye başladı. Meğer medyamız, yıllardır kapalı zannettiğimiz içtihat kapısını ardına kadar açan cevherlerle doluymuş! Fetvalar anında havada uçuştu.
Tabii bir de kalbi Filistinli mağdurlar için atan (!) yufka yürekli ne çok isim varmış, farkında olmadığımız. Hepsi, şimdiye dek gül bahçesinde yaşayan Filistinlilerin bu operasyon sonrası çok zor anlar yaşayacağını bildikleri için sadece iyi niyetlerinden direnişi eleştirme yarışına girdi.
Yazılanları okuduğumuzda karşımıza çıkan tablo şöyle: "İsrail ile Filistin barış içinde yaşayan iki komşu devletmiş. Filistin içinden çıkan bir grup radikal bu barışı sona erdirmek için şeytani planlar yapmış ve ellerine aldıkları silahlarla şiddetle hiç işi olmayan İsraillilere saldırmışlar. Zavallı İsrail devleti de bu sebepsiz şiddet sonrası ülkesini korumak için istemeyerek kendini savunmuş."
Evet, Filistin'de yaşananları, işgalci İsrail'i, onun katliam yapmaktan keyif alan barbar ordusunu ve işgalin ana unsuru olan yasadışı yerleşimcileri bilmesek inanacağımız bir masal bu. Daha operasyondan bir gün önce Mescid-i Aksa'yı işgal eden yerleşimcilerden haberimiz yok zannediyorlar. Filistinlileri evlerinden zorla atan, ellerine aldıkları tam otomatik silahlarla istedikleri zaman Filistinlileri katleden ve bunu yaparken de işgal ordusundan açık destek alan yasadışı yerleşimlerin "sivil" olduğunu iddia ediyorlar.
16 Temmuz 2014 tarihinde yayımlanan "İsrail'in varolma hakkı" başlıklı yazımda bu sözde sivillerin ayrıcalıklarını ve Filistinlileri nasıl sömürdüklerini yazmıştım. Aradan geçen dokuz yılda bu sözde sivillerin Filistin topraklarındaki işgali azalmadığı gibi daha da arttı. Sanki İsrail'in barbarlığından habersizmiş gibi "Ama bu saldırı Filistinliler için yıkım olacak" yazarak yıllardır işgal altında yaşayan, ailesinden İsrail zindanlarına girmeyen, şehitlik şerbetini içmemiş fert kalmamış bir halka reel politik öğretecek kadar zeki olduklarını bize gösteriyorlar. Bunu da barış sever kimliğe bürünerek yapıyorlar.
Biz bu barış kargalarını yıllardır tanıyoruz. Bw w wugün işgalci İsrail'i korumak için çıkardıkları gürültüyü dün terör örgütü PKK'nın hendek operasyonlarına müdahale eden kahraman ordumuza karşı çıkmak için çıkartıyorlardı.
Suriye'de açlıktan kedi eti yemek zorunda kalan Doğu Guta sakinlerini görmeyip vatanını savunan Suriyelilere terörist diyenler ile aynı masanın kadeh tokuşturucusu bunlar!
Onlar için Filistin diye bir mesele yok. Filistinlilerin yaşadığı eziyet de umurlarında değil. Dün açıkça yazabildikleri bu durumu, şimdi süslü cümleler ile kamufle etmeye çalışıyorlar. İsrailli devlet yetkililerinden aferin alanlar kahramanlık madalyası gibi bu aferini taşıyacaklar. Ve biz bu zilletlerini her defasında yüzlerine vuracağız.