Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bir taraftan küresel siyasetin bugünü tartışılırken diğer taraftan dünyanın geleceğiyle ilgili çok önemli bir gündem akıyordu. Küresel siyasetin başaktörü Cumhurbaşkanı Erdoğan'dı. Dünyanın uzun vadeli geleceğiyle ilgili gündeme ise Emine Erdoğan liderlik etti.
2017 yılında Emine Erdoğan Hanımefendi'nin öncülüğünde başlayan Sıfır Atık Projesi bugün artık küresel düzlemde kurumsallaşmış bir politikaya dönüştü. Neredeyse tüm yurtdışı ziyaretlerinde bu konuyu gündeme getiren Emine Erdoğan'ın bu ısrarlı çabası sonuçlarını verdi ve Sıfır Atık Hareketi geçen yıl BM bünyesinde kurumsallaştı. Hatta 105 ülkenin oybirliğiyle aldığı bir kararla 30 Mart tarihi Uluslararası Sıfır Atık Günü olarak ilan edildi.
Aralarında Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un eşi Brigitte Macron'un da bulunduğu, Küba'dan Macaristan'a, Özbekistan'dan Estonya'ya tam 18 devlet başkanı eşi, Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı'nı imzalayarak projeyi kendi ülkelerinde hayata geçirmenin ilk adımını attılar.
Proje için BM bünyesinde kurulan Danışma Kurulu'na başkan seçilen Emine Erdoğan, kurulda 2006'da mikrokredi çalışmalarıyla Nobel Ödülü alan Muhammed Yunus gibi son derece önemli bilim adamları ve Hollanda, Belçika, Hindistan, Fas ve Kolombiya gibi ülkelerde aktif çevre çalışmaları yürüten sivil toplum kuruluşu yöneticileriyle birlikte çalışacak.
Tüm bu gelişmeler ilk anda kulağa bürokratik ve sembolik düzenlemeler gibi gelmiş olabilir. Ama bunlar, aynı zamanda küresel bir sosyal hareketin altyapı çalışmalarıdır. Bu yılki BM Genel Kurulu'nda Emine Erdoğan, Sıfır Atık Projesi'ni uluslararası harekete dönüştüren bir adım daha attı. "Küresel Sıfır Atık Hareketine Doğru" başlıklı bir etkinliğe ev sahipliği yaptı ve geçen yıl, başta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres olmak üzere üst düzey isimlerin imzaladığı "Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı"nı uluslararası bireysel imzaya açtı.
Böylece Sıfır Atık, uluslararası alanda sadece kurumsal olarak mutabık kalınan bir temenni olmaktan çıkıp tüm dünyayı etkileyecek bir sosyal harekete dönüştü.
Bu projenin sadece Türkiye'de uygulanmasından elde edilen kazanımlar düşünülünce bunun dünyaya yayılmasının, küresel bir harekete dönüşmesinin ne demek olduğu çok daha net anlaşılıyor.
Projenin başladığı 2017 yılında Türkiye'de atıkların geri kazanım oranı yüzde 13 seviyesindeydi. Bu oran geçen yıl yüzde 30'u aştı. 2023 rakamları belli değil; ama hedef yüzde 35. Proje başladığından bu yana 45.5 milyon ton atık yeniden işlenerek ekonomiye kazandırıldı. Bunun parasal karşılığı 96 milyar TL. Bu proje sayesinde Türkiye enerjiden 703 milyon kilovatsaat, sudan 711 milyon metreküp tasarruf etti. Petrolden tasarruf ise 108 milyon varil.
Somut çıktılarına bakılınca bunun yüzeysel bir çevre koruma yaklaşımı olmadığı hemen anlaşılıyor. Sıfır Atık Hareketi, çevrenin tüm bileşenlerini kapsayan bütüncül bir program. Şimdi bu hareketin dünyaya yayıldığını düşünün. Sadece hayal etmek bile insana rahat bir nefes aldırıyor, değil mi? Tüm bu çabaya bir Türk hanımefendisinin liderlik ettiği gerçeği de gururlandırıyor.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz