Seçimler bitti, muhalefet kanadındaki dalgalanma bitmedi. Her gün ya kendi belediye başkanları ya da kendi medya aktörleri arasında başka bir tartışmaya tanık oluyoruz. Yerel seçimler yaklaştıkça kazan daha da kaynayacak, pilav daha da su kaldıracak gibi görünüyor. Sandıkta ülkemizi bu başıbozukluğa teslim etmeyen seçmene ne kadar teşekkür edilse az.
Muhalefet başını iç karışıklıktan kaldıramadığı için olsa gerek Cumhur İttifakı da âdeta kendi muhalefetini kendisi yapıyor. Toplumu rahatsız eden belli başlı meseleleri aralıklarla gündeme taşıyorlar. Bu partilerden bazı üst düzey isimlerle konuştum ve önerilerini derlemek istedim. Dikkat çekilen hususlardan en öne çıkanlar ekonomi, başıboş köpek sorunu ve düzensiz göçle mücadele oldu.
Evet, pandemiden sele, Ukrayna savaşından yüzyılın felaketi niteliğindeki depreme pek çok badire atlatıldı. Bunların hepsinin ülke ekonomisine yükünü teslim etmek lazım. Ve hükümetin bu zorluklara rağmen işçiyi de memuru da ezdirmemekte çalışan tutumunu takdir etmek lazım.
Evet, muhalefetin popülist yaklaşımlarının sonucunda gelişmiş Avrupa ekonomilerinde benzerine bile rastlamayacağımız erken emeklilik sisteminin kamuya maliyeti gibi "seçim ekonomisi"ne dahil ama seçim sonrasında halka mal edilmesi kaçınılmaz olan kararlar alındı. (Ki şu an eleştirel duran partilerin hepsi de EYT sorunun hükümetin yaptığı şekilde çözülmesini talep etmişti.- H.K.)
Evet, kurda oynaklık ve cari açık gibi baskı unsurları hâlen mevcut; bunların da gündelik ekonomiye büyük ölçüde yansıttığı faturalar var. Fakat sorun, zenginden daha çok, fakirden daha az vergi alınarak çözülebilir. Bugün Türkiye'nin en çok kâr eden özel bankalarından özel şirketlerine ne kadar vergi alınmaktadır? Gelir vergisi ve kurumlar vergisinde daha farklı bir düzenleme olamaz mı? Sabun lüks tüketim maddesi değilken KDV oranı %8'den %20'ye çıkarıldıysa, gerçekten lüks olan tüketim başlıklarında daha çok vergi uygulanması adil olmaz mı? Ayrıca halktan kemer sıkması beklenirken kamuda da benzer bir tasarruf seferberliğinin başlatılması gerekmez mi?
Tedarik zinciri ve hallerdeki tekelleşmeyi kırmadan da enflasyonla gerçekten mücadele edilemeyeceği belirtilerek Ticaret Bakanlığı'na büyük görev düştüğü belirtildi.
Henüz göreve yeni başlamış iki bakana da vizyonlarını gerçekleştirmeleri için biraz zaman tanımamız gerektiğini de hakkaniyet icabı not düşmek isterim.
Bir diğer husus da geçen yıl 13 kişinin ve saldırıdan kaçmaya çalışan 20 kişinin, yani toplamda bir yıl içinde 33 vatandaşımızın hayatına mal olan; her hafta bir ilimizden ya ölüm ya yaralanma haberini almamıza sebep olan başıboş sokak köpekleri sorunu oldu.
Meselenin ilgili kanunda değişikliğe gidilerek sahiplendirilemeyen köpeklerin Amerika'da uygulandığı gibi uyutulmasıyla çözülmesini önerenler de oldu; "mama lobisi" derneklerin kapatılıp belediyelere barınak yaptırma zorunluluğu getirilmesi gibi öneriler sunanlar da oldu. Ortak kanaat, çocuklarımız başta olmak üzere insanımızın can güvenliğinden endişe etmeden sokakta yürüyebilmesinin sağlanması idi.
Gündeme gelen bir diğer mesele de düzensiz göçle mücadeleydi. Düzensiz göçe karşı hem sınır güvenliği önlemlerinin artırılması hem asayişe engel olacağı hissedilen tüm yerlerde gerekli tedbirlerin alınmasından bahsedildi. Fakat göçmenler konusunda üretime sundukları katkı bağlamında ekonomiye yük olmayacak bir hassasiyetle de hareket edilmesinin öneminden bahsedildi. İçişleri Bakanı Yerlikaya'nın konuyu birinci gündem maddesi olarak ele almasından duyulan memnuniyet de dile getirildi.
CHP-İYİ Parti ve meclise soktuktan sonra yüzlerine bile bakmayan Deva-Gelecek Partileri müsterih olsun. Cumhur İttifakı onların da görevini yerine getiriyor
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz