AK Parti'nin seçmenden tek başına iktidar olmak için yeterli oyu bulamadığı tek seçim 7 Haziran 2015 seçimleriydi.
Davutoğlu liderliğindeki AK Parti, yüzde 40.87 ile 258 milletvekili çıkarmıştı. Cumhuriyet Halk Partisi yüzde 24.95 ile 132 milletvekili, Milliyetçi Hareket Partisi yüzde 16.29 oyla 80 milletvekili alırken HDP de tarihinin en yüksek oyunu (yüzde 13.12) alarak 80 milletvekiliyle Meclis'e girmişti.
Ne var ki ülkede 13 yıldır yaşanmayan bir iktidar boşluğuna düşülmüş; bunu fırsat bilen bütün terör örgütleri de saldırıya geçmişti. HDP, tarihindeki en yüksek oyla Meclis'te temsil edilecekken liderleri Demirtaş, kutlama toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan için "Asmayacağız, yargılayacağız" diyebilmişti. Öte yandan DEAŞ da, PKK da iktidar krizini "fırsata" çevirip ülkenin çeşitli yerlerinde terör saldırıları düzenlemeye başlamıştı.
HDP bağlantılı Demokratik Bölgeler Partisi, 10 Ağustos 2015'te "özyönetim" ilan etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu açıklamayı yapanların ağır bedel ödeyeceğini söyledi ve sözünü tuttu.
7 Haziran-1 Kasım arasında başarısız "istikşafi" koalisyon görüşmeleri ve terör saldırılarıyla Türkiye hem can hem de enerji kaybetti. 7 Haziran'ın ikinci turunun yapılabilmesi 1 Kasım'ı buldu. Ancak bugün iki hafta arayla tekrar istikrarı seçme fırsatımız var.
Bu fırsatı değerlendirmezsek, 8'li masanın kavgaları, Külliye'nin çoğunluğu Cumhur İttifakı'nda olan Meclis'i boyun eğdirme girişimleri ve ekonomiyle birlikte güvenliğimizi de tehdit edecek türlü girişimle karşı karşıya kalacağız.
Nitekim Millet İttifakı bünyesindeki Demokrat Parti'nin Genel Başkan Yardımcısı da "Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı seçilmesi hâlinde Meclis ile uyumsuzluğu ortadan kaldırmak için yeni bir erken seçim kararı alacak" diyerek bu görüşümüzü teyit etti.
Tüm terör örgütlerinin "aşkla" Kılıçdaroğlu'nu desteklemesi, bu tespit yazısını kaleme almayı mecbur kıldı. Umuyorum doğrulandığını görmemize gerek kalmaz.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz