Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya üzerinden "Atatürk Havalimanı" başlıklı bir video yayınladı ve "hayatının en büyük projelerinden birisi" olduğunu söylediği havacılık ve uzay çalışmaları merkezi projesinden bahsetti.
Kılıçdaroğlu, bahsettiği merkezin kurulması ve geliştirilmesi için birlikte çalışacağı isimleri de açıkladı: "Bu projeyi başarılarıyla dünyaca tanınan(!) Amerika'daki Sierra Nevada Şirketi'nin (SNC) sahipleri Eren Özmen ve Fatih Özmen'le birlikte yapacağız. Google'a bu isimleri yazın, ne cevherlerimiz var görün!"
Bahsedilen isimler ve şirket hakkında basit bir araştırma yaptıktan sonra ulaşılan sonuçlar gerçekten bir cevher niteliğinde. Sierra Nevada; CIA ile birlikte çalışan, onlara keşif ve gözetleme hizmeti veren, hatta ABD'nin Libya ve Suriye işgallerinde uçakları ile ABD Özel Kuvvetler çalışanlarını taşıyan bir Amerikan savunma şirketi.
ABD'den aldığı toplam ihale tutarı 15.3 milyar dolar civarında. Yani Kemal Bey'in "hayatının en büyük projelerinden birisi", Atatürk Havalimanı'nın anahtarını ABD'li bir savunma şirketine teslim etmek.
Yıllardır havacılık üzerine çalışan ve yerli imkânlarla dünyada çığır açan yeni bir teknolojiyle hava araçları üreten Baykar, HAVELSAN, TUSAŞ, Vestel gibi şirketlerimizin Kılıçdaroğlu tarafından görmezden gelinmesini ve ittifakı içerisinden özellikle insansız hava araçları üretimine dair yapılan ihanet boyutundaki eleştirileri bir kenara koyuyorum. Kılıçdaroğlu'nun şu an yaptığı şey, 90'lı yılların siyasetine damga vuran anahtar vaadinin aynısı.
90'ların karanlık ve istikrarsız koalisyon dönemlerine damga vuran bir seçim vaadi vardı: "Anahtarlar." Ağzını açan her siyasetçi, iktidar oldukları takdirde insanlara vereceği ev, araba, yazlık vs. anahtarlarından bahsederlerdi. Vaat edilen anahtar sayısı her seçimde artar ve tekrarlanırdı.
Aynı anahtar vaadini Kılıçdaroğlu şu an alenen Batılı ortaklarına veriyor. ABD'nin müttefiki olan PKK'nın siyasi uzantısıyla aynı masada oturan ve yine ABD'nin güdümündeki FETÖ iltisaklı isimlere milletvekili listelerinde yer veren bu ittifakın vermeyi vaat ettiği anahtar sadece Atatürk Havalimanı'nki değil. Olası iktidarlarında MİT'ten Emniyet'e, TSK'dan Merkez Bankası'na kadar tüm kurumların anahtarları fiilen Batı emperyalizminin eline pamuklara sarılı bir şekilde teslim edilecek.
Hükümetin ve milletin 15 Temmuz'a kadar gerekirse canını vererek mücadele ettiği ve büyük oranda yönetim sisteminin içinden temizlediği yapı, 14 Mayıs'ta seçimi Kılıçdaroğlu'nun kazanması halinde yeniden göreve gelecek. Kullandıkları "yüksek teknoloji" sayesinde de Kılıçdaroğlu'nun Amerikalı danışmanları oturdukları yerden Türkiye'yi izleyebilecekler.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz