Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HİLAL KAPLAN

Asgari ücret ve zincir marketler

Hızlı tüketim maddeleri (HTM) perakendeciliği ve özellikle zincir marketler son dönemde gündemin en başındaki yerini koruyor. Asgari ücrete yıllık bazda yapılan %100'lük zam sonrası gözler zincir marketlere ve yapacakları zamlara çevrildi.
Rekabet Kurulu tarafından 2021 ve 2022 yılında 5 büyük zincir markete yönelik olarak kartel gerekçesiyle verilen idari para cezaları bu konudaki tartışmaları yeni bir boyuta taşısa da soruna daha yapısal bir çözüm bulunması gerekliliği tüm yakıcılığı ile orta yerde durmaktadır. Zira temel tüketim kalemlerinin fiyatlarını keyfî biçimde artırdığı düşünülen zincir marketler, çözümün değil sorunun bir parçası olmayı sürdürüyor.
HTM perakendeciliği pazarındaki yoğunlaşma oranlarına bakıldığında ilk dört teşebbüsün sektör içindeki ağırlığı 2010 yılında %26 iken, 2022 yılı sonu itibarıyla bu oran %85'e ulaşmıştır. Ayrıca pazardaki ilk dört marketin üçü indirim market olup bu üç market pazarın yaklaşık %63'üdür. İlk iki indirim market ise pazarın kabaca yarısıdır. Böylesi bir vasatta tekelleşmeyi engelleyecek önlemler alınması şarttır.
Yurt dışındaki ilgili alandaki bazı uygulamalara bakmak bu minvalde ilham kaynağı olabilir. Örneğin Birleşik Krallık'ta perakendecilerin tedarikçilerine adil davranmasını sağlamak amacıyla kurulmuş bir Süpermarket Ombudsmanlığı bulunmaktadır. 2013 yılında kabul edilen Süpermarket Ombudsmanlığı Kanunu ile yasal temelleri atılan ombudsman bağımsız bir otoritedir. Ombudsmanlığın amacı perakendecilerin Süpermarket Tedarik Kodu'na uyumunu teşvik etmek, kodun uygulanıp uygulanmadığını izlemek ve gerektiğinde yaptırım uygulamaktır. Kod kapsamındaki perakendeciler, tedarik anlaşmalarını bu koda uygun bir biçimde düzenlemek zorundalar.
Kod uyarınca, perakendeciler, tedarikçileri ile adil ve yasalara uygun şekilde ticaret yapma yükümlülüğü altındadır. Kod ile birlikte perakendecilere tedarikçilere zamanında ödeme yapılması, önceden haber verilmeksizin tedarik sözleşmelerinde değişikliğe gidilmemesi gibi yükümlülükler getirilmiş ve tazminat ödemeleri, listeleme ücretleri, pazarlama maliyetleri ve raftan çıkarma ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır.
Avrupa Birliği'nin 2019 yılında kabul ettiği Haksız Ticari Uygulamalar Direktifi kapsamında ise tedarikçiler ve alıcılar arasındaki pazarlık gücündeki dengesizliğin haksız ticari uygulamalara sebebiyet vermemesi, bu uygulamaların ticari iyi niyetle bağdaşmadığı zaman birliğe üye ülkelere yetki veren düzenlemeler geçirilmiştir.
Tüm üye ülkeler tarafından büyük oranda hayata geçirilen düzenlemeler, direktifte iki temel başlığa ayrılmıştır: Siyah liste ve gri liste. 10 maddeden oluşan siyah listede yer verilen uygulamaların perakendeciler tarafından tedarikçilere dayatılması yasaklanmıştır. Gri listede sıralanan uygulamalar ise sağlayıcı ve alıcı arasındaki ikili anlaşmalarda açıkça yer almak suretiyle kabul edilebilir olmaktadır.
Türkiye'de de benzer bir "perakende düzenleme yasası"nın uygulamaya alınması lazım diye düşünüyorum. Söz konusu düzenlemeyle tedarikçiler ve özellikle küçük ve orta boy üreticiler özelinde bir fayda sağlarken aynı zamanda pazardaki rekabetçi yapıya olumlu katkı sağlanabilecektir. Bu nedenle özellikle perakendeciler tarafından uygulanan haksız ticari eylemlerin yasal düzenleme ile yasaklanması gerekmektedir. Yasa ile devletin yaptırım gücü artırılmalıdır. Devletin yapısal çözümün uygulayıcısı olması tek çaredir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA