Türkiye'de yaklaşık 250 bin çek yasası mağduru olduğu söyleniyor. Bu insanlar 5941 No'lu Çek Kanunu'na göre, borçlarını ödeyemedikleri andan itibaren ilerleyen zaman içinde sonu beş yıl hapisle neticelenen bir sürece giriyorlar. Oysaki Anayasa'mızın 38. maddesinde açıkça "Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz" deniliyor.
Kaldı ki "Ekonomik suça, ekonomik ceza" ilkesini bile unutup sadece fiziki sonuçlarına baktığınızda da bu yasayı savunmak zor. Hele pandemi döneminde kendinizi esnaf yerine koyup düşünün. Ekonomi daralmış, zaten kendi alacaklarınızı tam tahsil edemiyorsunuz, "günü kurtarma" bağlamında ticari hayatınızı yürütmeye çalışıyorsunuz. Her esnaf gibi borçlarınız var. Borcu, örneğin senet şeklinde olanlar hapse girme tehdidi yaşamazken, ödeyemediğiniz bir çek sebebiyle hapse atılıyorsunuz.
Hapse atılınca ne oluyor? Muhtemelen işiniz batıyor. Ticari itibarınız sıfırlanıyor. Siciliniz gelecekteki her ticari işte sizi takip ediyor. Bundan kim yarar gördü? Alacağı olan kişinin artık borcunu tahsil imkânı kaldı mı? Ekonomiye faydası oldu mu? Bu esnafa beş yıl bakan ve onun ticari olanaklarını sıfırlayıp salan devletin daha fazla masraftan başka bir kazancı oldu mu? O esnafın ailesi ne oldu? Velhasıl sonuç elde etmek minvalinde faydasız olduğu gibi ekonomik ve sosyal pek çok zararı da olan bir uygulamadan bahsediyoruz.
Bu minvalde bir ilginç istisna da şu oldu: 2020 yılında yapılan infaz düzenlemesinde, "Dolandırıcılık, hırsızlık, ihaleye fesat karıştırmak, yağmacılık vb. suçlardan altı yıla kadar ceza alanların mahkûmiyeti yarı oranında üç yıla düşürülmüş, geri kalan üç yıl da dışarıda denetimli serbestlik olmak üzere serbest bırakılmıştı. Ancak üst sınırı beş yıl ile çekini ödeyememiş esnaf, bu düzenlemede kapsam dışı bırakıldı. Yani ödeyemedikleri çek vermek yerine birilerini dolandırmış veya soymuş olsalardı serbest kalacaklardı. Bu orantısız cezanın da düzeltilmesi hâlâ bir aciliyet olarak duruyor.
O yüzden Çek Yasası mağdurlarına kulak verilmesi çağrımı yinelemek istedim.
***
YUNANİSTAN, ZOR YOLDAN ANLAMAZSA İYİ OLUR
Dün Başkan Erdoğan, Adalar Denizi'nde düzenlenen Efes-2022 Tatbikatı sahasından komşuya önemli bir mesaj verdi: "Yunanistan'ı gayri askeri statüdeki adaları silahlandırmaktan vazgeçmeye, uluslararası anlaşmalara uygun davranmaya davet ediyoruz. Şaka yapmıyorum, ciddi konuşuyorum."
Başkan Erdoğan'ın siyasi tarihini biraz bilenler, bu sözlerin ne anlama geldiğini anlamakta zorlanmazlar. Umarım komşu, tüm ferasetini Amerikan Kongresi'ne gömmemiştir de idrak edebilir.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz