Canımız yanıyor. Temmuz ayında toplamda 200'ü aşkın yerde yangın çıktı. Bunların 112'si üç gün içinde gerçekleşti. 112 yangının 107'si kontrol altına alınırken, Antalya ve Muğla'da devam eden beş yangın da belki siz bu satırları okurken söndürülmüş olacak.
Günler içinde hem doğa güzellikleri hem de hayvanlar zarar gördü. Ama canımızı en çok yakan orman işçilerimizden Erdal Tovka ve Yaşar Cinbaş'ın şehit olması ve son videosunda "Su taşımaya devam" diyerek hepimize ders veren söndürme faaliyetinde bulunanlara su taşırken vefat eden genç kardeşimiz Şahin Akdemir oldu.
Devlet, yangınlara 45 helikopter, 13 uçak, 9 İHA, 708 arazöz ve sutankeri, 120 iş makinası ve yaklaşık 4.800 personelle müdahale ediyor. Yangın bölgeleri, AFAD tarafından "Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi" ilan edildi. Bölgede incelemelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, evi hasar görenlere kira yardımı yapılacağını, tarım, hayvancılık ve sera faaliyetlerinde oluşan zararın karşılanacağını, vatandaşlarımızın vergiden SGK primine borç ve ödemelerinin erteleneceğini ve faizsiz esnaf kredisi verileceğini ilan etti. Ayrıca zarar gören evlerin inşaatının da bir yıl içinde bitireleceği sözünü verdi.
Tüm bunlar olurken, fondaş medyanın uçak sayısı ve Türk Hava Kurumu üzerinden oluşturmaya çalıştığ algı ile en son bizzat CHP lideri tarafından ortaya atılan "ormanlarda yapılaşma yetkisi" yalanı ile uğraşıyoruz. Şayet devletin iddia ettiği gibi yangınla mücadelede helikopterler daha hızlı ve etkili mücadele etmiyor olsaydı, yüzlerce yangın günler içinde söndürülemezdi. 2009 yılına dek kullandığımız uçaklar 1,5 ton su alabilirken, şu anda 10 ton su alabilen uçaklardan faydalanıyoruz. Aynı şekilde 10 ton su alabilen helikopterler de yangınla mücadele envanterimizde bulunuyor. Fakat yangını söndürmekte en etkili faktör zaman. Ne kadar hızlı müdahale, o kadar etkin sonuç. Ve hem dağlık hem de engebeli arazide helikopterlerden daha verimli netice alınıyor.
Gelelim Kılıçdaroğlu'nun iddiasına... Tatile girmeden evvel zaten TBMM'den geçen bir yasayı Cumhurbaşkanı onaylamış. "Ormanlarda yapılaşma yetkisi" dediği yetki halkın kullanımına açık yerlerdeki turistik tesisleri ilgilendiren, 1982'den bu yana tam 39 yıldır toplam 3 bakanlığın uhdesinde işletilen bir yetki zaten. Yani yeni ortaya çıkarılmış bir yetki yok. Yetkinin Turizm Bakanlığı ile sınırlandırılması var. Yanan ormanların imara açılması anayasal olarak zaten yasak. Ortada yanan orman alanlarını ilgilendiren bir durum da yok. Ama Kılıçdaroğlu'nun "Önce ekskavatörle beni çiğnersiniz" diyerek yaptığı ajitasyon var. 15 Temmuz'da tankın önüne atlayan kendisinin kahramanlığından zaten şüphemiz yok!...