Ülkenin ana muhalefeti olmasa, eğlenceli parti aslında.
Geçen ay, kendi gazeteleri, kendi genel başkanlarının doğruladığı bir iddiayla kendi eski Milletvekili Muharrem İnce'yi karalamıştı hatırlarsınız. Ondan sonra da ihale nasıl olduysa 'Saray'a kalmıştı!
Müfteri özür diledi. Genel başkan kulağının üstüne yattı. İnce ise susarak ihraçtan kılpayı kurtuldu ve kendini Balkanlar'a vurdu.
Şimdi de kendi Eski Milletvekilleri Sinan Aygün, mevcut belediye başkanları Mansur Yavaş'ın adamlarının kendisinden ruhsat karşılığı 25 milyon TL istediklerini açıklayıverdi ve çarşı karıştı. Yazıyoruz ama tedirginim zira ihale yine bize kalacak galiba!
Aklımı karıştıran bir nokta var. Yavaş, Aygün'ün bir saatlik açıklamasından, 25 milyon TL'yi "okul yapmak için" istediklerini söylediği 10 saniyeyi kesip kendisini aklamaya kalkan bir tweet attı. Ancak Aygün geri kalan konuşmasında, okul yapılacaksa da bunun bir protokolü olur diye itiraz ediyor, "valizle mi vereceğim o kadar parayı?" diye soruyor, ayrıca "25 milyona ne okulu?" diyerek o paraya en az 5 okul yaptırılacağına dikkat çekiyordu.
Yavaş, bunları görmezden geldi.
Fakat yine de sıkıntı zira velev ki okul yaptırmak için olsun; halihazırda ruhsat şartlarını yerine getirmiş bir şirketten ne sebeple olursa olsun haraç istemek suçtur.
Aygün de zaten bu minvalde "irtikap" suçu işlendiğini söylüyor.
Neyse son sözü yine Yavaş'a verelim, kim haklı siz karar verin. Bu sene katıldığı Halk TV programındaki "imar rantı" üzerine söyledikleri aynen şöyle:
"Bir tane okul yapacaksın, imam-hatip yapacaksın, bir tane kreş yapacaksın, belediye binası yapacaksın gibi bu tür projeleri yapması karşılığında verilmiş.
Kanunsuz tabii, böyle bir şey olmaz çünkü sizin verdiğiniz rantın karşılığı 100 milyon lira, siz diyorsunuz ki 1 milyon liralık bir okul yap; biz sana bunu verelim. Bunlar tabii ki hukuksuz...
"CHP'ye kötü bir haberim var"
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Meclis çatısı altında yaptığı bir açıklamada, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin 'cihatçı' olduğunu ve Başkan Erdoğan'ın da ideolojik eğilimleri sebebiyle bu hükümeti desteklediğini iddia etti. Altay, ayrıca Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni devirmek için uğraşan darbeci Hafter güçlerinin de seküler ve dolayısıyla "makul" olduğunu söyledi.
Altay'ı üzmek istemem ama kendisinin makul bulduğu silahlı çeteleri, uluslararası meşruiyetin en belirleyici temsil organı olan Birleşmiş Milletler pek makul bulmuyor. Zira Libya'nın, Birleşmiş Milletler ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin resmen tanıdığı tek bir hükümeti var. O da CHP'li Altay'ın 'cihatçı' olarak nitelediği Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti. Türkiye'nin hem ekonomik hem de askerî mutabakat muhtıraları imzaladığı hükümet, dünya nezdinde Libya'nın tek meşru yöneticisi olarak kabul ediliyor.
Her hafta Türkiye'yi tehdit eden Hafter'in çeteleri, Altay'ın açıklamasının ertesi üç Türk denizciyi de alıkoymaya kalkmıştı. CHP'lilere tavsiyem birilerini 'seküler' diye övmeden evvel sicillerine bakmalarıdır