Kandil'den yapılan açıklamada, şu satırlara yer verildi:
Türkiye, uluslararası hukuk ve meşruiyete aykırı bütün hamlelerini yeniden gözden geçirmelidir.
Türkiye'nin Suriye'deki askeri varlığını kontrollü biçimde azaltmak yerine sürekli artırmaya çalışması, onu güvenlik tehditleriyle karşı karşıya bırakacaktır.
Suriye'de faaliyet gösteren cihatçı örgütlere ve silahlı muhaliflere verilen desteğin derhal sona erdirilmesi gerekir.
Sevgili okurlarımı küçük çaplı bir trollemeye maruz bıraktığım için özür dilerim. Ancak bu öneriler Kandil'e ait değil; ana muhalefet partimiz CHP'ye ait. Ne var ki, CHP yerine Kandil de yazsak hiç sırıtmadığını görmenizi istedim.
Nitekim CHP'nin düzenlediği Suriye Konferansı'ndaki sonuç bildirgesinde bu tavsiyeler yer aldı. Katılımcılardan Amy Austin Holmes'un Batılı medya ve akademik çevrelerdeki önde gelen YPG destekçilerinden olması dikkati çekti. Ancak mevzu, tek yabancı katılımcıdan ötesi. Zira 'buralı' olan CHP, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarıyla DEAŞ ve YPG'ye karşı savaşıp Türkiye'ye alan açarken 1.500 şehit veren Özgür Suriye Ordusu'nu lağvedip, YPG ile barışmayı öneriyor. Esas onu ne yapacağız?...
Bir de yine çok 'orijinal' bir öneriyle CHP, Esad'la barışmamızı da salık vermiş. Tamam da Esad'ın kendi ülkesi üzerinde hiçbir karar alacak yetkisi kalmamışken, Rusya'dan izin almadan ağzını açamazken, bu yüzden Başkan Erdoğan nerdeyse ayda bir Putin'le görüşürken, Esad'la barışmanın siyasî faydası ve mantığı nedir? Ben zararını söyleyeyim: Sekiz yıl boyunca milyonlarca mülteciye kapımızı açarak kazandığımız itibarın yitişi ve ÖSO ile işbirliğinin sonu. Kendi müttefik ve destekçilerimizi kaybedip, Esad'la barışmamızdan en çok kim memnun olur dersiniz? Doğru bildiniz, YPG...
Mikrofon Bülent Arınç'ta...
İki gün önce, Mardin'in Atlı köyünde düzenlenen operasyonda, 2 PKK'lı terörist saklandıkları evde etkisiz hale getirildi. Çok sayıda silah ve mühimmatın da ele geçirildiği evin olduğu arazi, HDP'li eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'e aitti. Dahası, teröristlerden birisi de Ahmet Türk'ün yeğeniydi. Diğeri de HDP'den eski milletvekili adayıydı. Eminim bu hadiseyi, en iyi "Ahmet Türk'ün terörle hiçbir bağı yoktur" diyerek kefil olan Bülent Arınç açıklar. Mikrofon sizde, Bülent Bey...