Başbakanımızı astılar, bakanları astılar, işkenceler ettiler. Ali kıran baş kesen kesildiler, hırladılar gürlediler, anayasayı baştan yazdılar. Ancak sandıktan, Menderes'in mirasını devam ettirme iddiasıyla gelen, "Çoban Sülü" Demirel çıktı.
Muhtıra verdiler, şapkasını alıp giden Demirel'den sonra sandıktan, CHP'nin muhtıracılarla hareket etmesine karşı çıkarak partisine tavır koyan, adını Karslı bir teyzenin koyduğu "Kara Oğlan" Ecevit ile Erbakan Hoca çıktı.
Postallarıyla hepimizin üzerinden geçtiler. 'Bir sağdan bir soldan' astılar. Parmak ile sayılmadık, kırılarak tükenmedik ve sandıktan darbeci Evren'in işaretinin aksine "Tonton" Özal çıktı.
Karanlık 93 yılındaki kayıplarımızın ardından, tüm korku efektlerine ve manşetlere rağmen sandıktan Recep Tayyip Erdoğan efsanesi çıktı.
Linç ettiler, aşağıladılar, hapse attılar. Partisini kurar kurmaz sandıktan Erdoğan'ın AK Partisi çıktı.
E-muhtıra verdiler, şapkasını alıp gidenlerden olmadığını kanıtladı. Diklenmeden dik durdu ve sandıktan "Reis" efsanesi çıktı.
Gezi'de "her şey sandık değildir" diyen büyük abilere ve çapulcu arkadaşlarına rağmen her şeyin sandık olduğunu savunup saldırıları püskürtünce karşımıza 17-25 Aralık'ta üniformalı-cübbeli darbeciler çıktı.
Yola revân oldu ve her şeyi tek tek milletine anlattı. Sesi çıkmaz olana değin anlattı. Ve sandıktan "Uzun Adam" çıktı.
Kardeşlerimizi öldürdüler. Vatanımıza göz diktiler. Ailesiyle yok etmek istediler. Direndi. O direnişin sandığından yeni bir sistem ve "Başkan" çıktı.
Sandık deyince Anadolu'nun horlanmış esmer evlâtlarının yükselişini anlıyorum ben.
Sandık deyince, hayatın kapılarından kovulan gencecik kızların dirilişini anlıyorum ben.
Sandık deyince, koca bir vatanın ayaklanışını anlıyorum ben.
Ülkeyi ilk 23 yıl sandıksız yöneten, sandıkta da pek gün yüzü görmeyen CHP'nin bugünkü heyecan ve paniğini de anlıyorum.
Şayet sandığın değerini biraz olsun anlıyorlarsa, iki aday arasındaki fark 25.000 civarında değil de, 2014'teki gibi 700.000 civarında olduğunda bile itiraz mekanizmasını işleten CHP'liler hukukun işlemesine saygı gösterirler.
Ömrü boyunca şaibelerin gölgesinde kalmak istemiyorsa, İmamoğlu da oraya buraya başkan imzası atmadan mazbatasını beklemelidir.
Son söz milletindir.