Erken seçimin ilan edildiği gün, yabancı bir gazeteci, CHP'nin Akşener gibi sağ profile sahip birini aday göstermesinin zor olacağını söylemişti.
"CHP, Kılıçdaroğlu başa geldiğinden beri bir kimlik karmaşası içinde. Ekmeleddin İhsanoğlu da sağ-muhafazakâr gelenekten geliyordu ama aday gösterdiler. Gül ya da Akşener olması CHP için fark etmez; Kılıçdaroğlu aday olup koltuğunu kaybetmesin de onlar için gerisi teferruat" demiştim. Nitekim öyle de oldu.
Kılıçdaroğlu, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimindeki adayları Ekmeleddin İhsanoğlu için de, "Son derece kibar, tevazu sahibi, bilgili bir insan. Toplumun her kesimini kucaklar" diye övgüler düzmüştü. Geçen hafta İhsanoğlu, Erdoğan'a oy vereceğini açıkladı. 2014'te Kılıçdaroğlu'nun çağrısıyla "tıpış tıpış" sandığa gidip İhsanoğlu'na oy vermesi söylenen CHP'liler ne hissetmiştir, kim bilir...
Ama Kılıçdaroğlu'nun umrunda mı dersiniz, hayır. Zira Kılıçdaroğlu'nun, CHP'nin başına geçtiği günden bu yana tek bir öncelikli hedefi vardı ve bu seçim kazanmak değil, önce kendi koltuğunu korumaktı. Bu yüzden seçimlerde gösterilmeyen cevvallik, parti kongrelerinde gösterildi.
CHP, referandumdan bu yana ayak sesleri duyulan, Ak Parti'nin her hafta ayrı bir kongre yaparak yenilendiği süreci, kendi içindeki karışıklıklar ve denge siyasetiyle tüketti. Bu yüzden "Hodri meydan!" diyerek çağrı yaptıkları erken seçime kendileri hazırlıksız yakalandı.
Şimdi de CHP'li 15 milletvekili istifa ederek İyi Parti'ye katılacaklarını açıkladılar. Bu hamleyle İyi Parti'nin Meclis'te grup kurarak seçime girmesi sağlanacak. Akşener böylece 100 bin imza toplamasına gerek kalmadan aday olabilecek. Yüksek Seçim Kurulu da İyi Parti'nin parlamento seçimlerine katılabileceğini açıklamıştı.
Çok iyi oldu! Türkiye'nin 15 Temmuz sonrası virajları başarıyla aldığı bir dönem yaşadık. Ama artık aracı tam istikâmetine sokma dönemi geldi. Bu sürece girerken, toplumun tüm kesimlerinin demokratik bir seçim süreci yaşandığını hissetmesi ülkece kazancımız olur.
Afrin'e harekât başladığında "kefen giymiş tosunlar" diye bekâ mücadelemizi sulandıran Akşener ile "Afrin merkeze girilmesin" diye yalvaran Kılıçdaroğlu bence birbirlerine çok yakıştılar. Olan Akşener'i milliyetçi-muhafazakâr, Kılıçdaroğlu'nu sol-ulusalcı sanan seçmen kitlelerine oldu ama bir yerden sonra da uyanmak lazım, değil mi?!