Afrin'e yapılan Zeytin Dalı Harekâtı'nın ikinci haftası bitmişti. Hava koşulları yüzünden ordunun zor günler yaşadığı bir dönemdi. Ana muhalefet partisi CHP lideri, işte o günlerde şöyle demişti:
"Türkiye, güvenliğini alabilecek noktaya kadar gitmeli ama ben Afrin'e girilmesini asla doğru bulmuyorum. Kenti ele geçirmek gibi bir düşünce olmamalı. Afrin'e, terör örgütü Türkiye sınırına konuşlanmasın diye girdik. El Bab'da mesela, Fırat Kalkanı'nda belli bir yere kadar gittik. Güvenliğimizi sağlamak için konuşlandık, durduk. Daha derinlere inmenin mantığı yok. Hiç gerek de yok. Daha fazla şehit veririz, yazıktır, günahtır. Türkiye'nin güvenliği nereye kadar olursa sağlanır, oturulur konuşulur. 15 km, 20 km. Biz terörü temizledik, bu bölge artık güvenli bölgedir, buraya Suriyeliler yerleşebilir. Onlara her türlü yardım da yapılır. Ev de yapılabilir. Ama daha derinlere girmek Türkiye açısından ciddi bir sorun..."
Peki Kılıçdaroğlu, 'oturulur, konuşulur' derken sizce kimi kast ediyordu? Afrin merkezde bulunan YPG teröristlerini mi, yoksa onlara her türlü desteği sağlayan ABD ile mi? Gerçi o dönem YPG'den de ABD'den de aynı ses yükseliyordu: "Afrin merkeze girmeyin, tampon bölge oluşturalım, Menbiç'e tehdit oluşturmayın."
Neyse ki ne iktidar ne de ordu Kılıçdaroğlu'nun ABD ağızlı teklifini ciddiye almadı da aradan geçen bir ay içinde Afrin merkez kontrol altına alındı. YPG, ABD'nin akıttığı mühimmatları da geride bırakarak topuklayarak kaçtı.
Afrin'in kontrol altına alınmasına iki gün kala, CHP milletvekili Engin Altay da şunları söylemişti: "Afrin bir fare kapanı, bir bubi tuzağı, felaket. Sur'un 100 katını düşünün. Bize gelen bilgiler böyle. Askeri bir tuzağa sokacağız. Her köşesinde mayın olan bir labirente Mehmetçiği niye sokuyoruz?"
Türk Silahlı Kuvvetleri ve Özgür Suriye Ordusu, bu sözlerin üzerinden iki gün geçtikten sonra, Afrin'i tamamıyla kontrolü altına aldı. PKK'nın kurmaya çalıştığı mitolojinin Demirci Kawa heykeli yıkıldı, Öcalan posterleri yok edildi, şehir halkı askerlerimizi bağrına bastı.
CHP'ye ise YPG'nin Türkiye'deki en yetkili propaganda aracı olmak kaldı, yine. Bu zillet de onlara yeter.