"Bu iyi planlanmış, kendi planlamaları gereken şeyleri iyi planlamışlar. Neyi planlamışlar, bu darbenin iki yönü var.
Birincisi silahlı kuvvetlerin kontrolünü ele geçirmek. Çünkü biliyorlar ki silahlı kuvvetlerin komuta kademesi böyle bir şeye yanaşmayacak.
O zaman yapılması gereken ne, kendisine ait olmayanların her birinin yakalanması, enterne edilmesi, dışarı çıkarılması ve bu arada kendisine ait olan birimlerle burayı ele geçirmek, birinci amaç bu.
İkincisi de siyasetin kontrolünü ele geçirmek; bunun için de Sayın Cumhurbaşkanı'nın ele geçirilmesi. Bunu planlıyorlar. Yani o gece yapılan en büyük iki organizasyon bunlar."
"Hırsız içerde olunca kapı kilit tutmuyor.
Maalesef Genelkurmay Başkanı, Jandarma Genel Komutanı, Kara Kuvvetleri Komutanı gibi birçoğunun rehin alınması, emir subayları ve özel kalem müdürleri vasıtasıyla gerçekleşiyor. Hatta Genelkurmay Başkanı'na silah doğrultan kendi emir subaylarından biri." "Öncelikle herkesi Genelkurmay karargâhında toplayıp bu işi bitirmeyi düşünüyorlar.
Bu yüzden de önce Genelkurmay 2. Başkanı'nı bir şekilde ele geçirmeleri gerekiyor. Bu ele geçirmeyi yapma için de en diplerindeki insanı önce ele geçirmişler.
İsim vermeyeceğim ama darbenin planlayıcısı ve organize ettiği söylenen kişi de Genelkurmay içinde üst düzey bir general.
'Genelkurmay'a biz ordu olarak el koyduk, ya bunu imzalarsınız, ya bizdensiniz ya da değil' deniyor."
"Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakal Paşa'yı, Gazi Orduevi'nden çıktığı anda iki arabayla takibe alıyorlar ve pusu kuruyorlar.
Pusudan yanındaki adamları sayesinde kurtuluyor.
Bu arada eşi yaralanıyor ve bir şekilde kurtuluyor, alandan çıkmayı başarıyor.
Bir noktaya geldiğinde telefonla korumalarını arıyor direkt Özel Kuvvetler Karargâhı'na gitmek istiyor. Araçla korumalar gelmeye çalışırken süper Kobra helikopterleri bunlar yerdeyken havadan roketle vuruyorlar. Şimdi niye anlatıyorum biliyor musunuz bunu?
Hani karşıdaki adamlara çok acemiler, çaylaklar deniyor. Bakın, telefon dinliyorlar, telsizleri dinliyorlar, planlamayı yapıyorlar ve bu arada yerde hareket eden arabayı buluyorlar ve havadan vuruyorlar." "Özel Kuvvetler'in tugay komutanlarından biri maalesef cuntanın önemli pozisyonlarından birinde yer alıyor. Yirmi kişilik ekiple karargâhın içinde baskınla oradaki insanları etkisiz hale getiriyor. Bu arada karargâhın içinde bir emir astsubayı var, Zekai de Özel Kuvvetler Komutanı Aksakal Paşa'nın emir ast subayı. Kendisine gidiyor diyor ki: 'Bundan sonra burası benim, Özel Kuvvetler'e el koydum, buranın komutanı benim. Darbe yaptık, bundan sonra benden emir alacaksın. Bütün birlik komutanlarına haber gönderin.'
Yani Ankara'ya özel kuvvetlerin birliklerini çağırmaya başlayacaklar. Zekai Aksakal Paşa'nın emir subayı hiç tereddütsüz silahını çekiyor ve generali alnının ortasından vuruyor.
Hiç düşünmeden. Bu emri vereni vuruyor.
Ve iş oradan sonra kopuyor. Asıl planlayacak ve işi icra edecek beyinlerden biri orada ölüyor. Maalesef yanlarında bulunan diğerleri bu astsubayımızı şehit ediyor." Rehin alınan kuvvet komutanları, havadan helikopterle vurulan komutanlar, suikasta uğrayan bir Cumhurbaşkanı ve darbeye teslim olmamak için tereddütsüz FETÖ askerinin kafasına sıkıp oyunu bozan şehit Astsubay Ömer Halisdemir...
Emekli asker Mete Yarar'ın anlatımından derlediğim birkaç noktaya bakınca bile, devletin ve milletin karşı karşıya kaldığı bu muazzam tehlikeyi tahfif etmeye, onunla 'kurgu' diye alay etmeye kalkanların aslında sadece paralel veya paralel oyuncağı olabileceğine dair kanaatim pekişiyor. Onları ademe mahkûm etmek en doğrusu...