"Tek bir gencimizin silah tutmasına, canını ortaya koymasına gerek yok. Siz gereğinden fazla öldünüz. Gereğinden fazla acı, zulüm çektiniz. Burada demokrasi ve özgürlük mücadelesinde görev bizimdir, görev seçilmişlerindir. Biz sizin hakkınızı, hukukunuzu her yerde korkusuzca savunacağız. 'Silahlar sussun' derken 'ateşkes olsun' derken 'halk teslim olsun' demiyoruz. Özgürlük arayışı, demokrasi mücadelesi bitsin demiyoruz. Bizler burada sizlerle özgürlük mücadelesini siyasette yürüteceğiz."
HDP lideri Selahattin Demirtaş, bu sözleri, 1 Kasım seçimlerine bir ay kala, hendeklerle delik deşik edilmiş Şırnak'ın Cizre ilçesinde söylemişti.
Gençlere, hendekleri bırakma, mücadeleyi siyasi alana ve siyasetçilere bırakma çağrısı yapmıştı. Bölgeden biraz da bu yüzden oy almıştı zaten. Hayatı sekteye uğrayan halk, nasıl ki barajın aşılmasını silahların susmasına vesile olarak gördüyse, HDP'nin yeniden meclise girmesini de hendek terörünü bitirir diye desteklemişti. En azından PKK'nın çatışma stratejisine teveccüh göstermeyen bölge halkını göz önüne aldığımızda, çoğunluk için bunu söylemek mümkün.
Fakat seçim ertesinde, karşımızda önce suskun, ardından ABD ziyaretinden sonra çatışmacı ve Rusya ziyaretinden sonraysa tamamen 'hendek' odaklı bir Demirtaş çıktı. DTK ile beraber HDP'nin özerklik ilanına katılımı da buna işaret ediyor olsa gerek. O ziyaretlerden bu yana Demirtaş, YDG-H'ye de Kandil'e de tek eleştiri getirmedi. Bilakis 'ellerinde hafif silahlar var' diyerek estirilen terörü tahfif etmeye çalıştı. Oysaki Demirtaş'ın roket atarlı, el yapımı bombalı, mayınlı tuzaklı YDG-H teröründen haberi olmaması mümkün değildi.
HDP, ABD ve Rusya ekseninin de tam desteğini alarak, kendini kapattırmaktan iç savaş çıkarmaya kadar gerginliği tırmandırmak noktasında PKK cephesine mühimmat taşımakta kararlı görünüyor.
Riyad-Ankara ortaklığı
Cumhurbaşkanı'nın, "dostumuz, kardeşimiz, stratejik ortağımız" olarak tanımladığı Suudi Arabistan'a giden TUR uçağından yazıyorum bu satırları. Petrol fiyatlarındaki düşüşe rağmen Suriye meselesindeki duruşundan taviz vermeyen ülke ile öncelikli meselenin ABD-Rusya ortaklığına karşı nasıl bir "direniş" stratejisi geliştirileceği olacağını sanıyorum. Uçak kalkmadan önceki basın toplantısında Cumhurbaşkanı'nın, "Son gelişmeler atacağımız planladığımız adımlar konusunda hız vermemizi sağladı" açıklaması kritikti. İzlenimlerimi paylaşacağım inşallah.