Sedat Ergin ile Ali Bulaç'ın değişik tarihlerde Türkiye'ye müdahale etmesini istedikleri NATO'nun merkezi Brüksel'de "Kürdistan Ulusal Kongresi"nin 15. Genel Kurulu adı altında bir toplantı gerçekleştirildi. PKK yöneticisi Murat Karayılan, toplantıya, "İçinden geçtiğimiz süreç özgür Kürdistan'ı kurma sürecidir. Onun için her zamankinden çok birliğe ihtiyacımız var" mesajını gönderdi.
Sözcü ve Hürriyet gibi medya organları "400 vekil, Saray'ın savaşı" gibi çarpıtmalarla toplumun bilincini zehirlerken, PKK amacını çok net biçimde ortaya koymaktan çekinmiyor. Erdoğan aynı şekilde halka birlik çağrısı yaptığı için Kenan Evren'e bile benzetildi.
"Vatan değil, Saray savunması" söylemiyle PKK'yı koruyan HDP'ye ulusalcılar, paraleller ve Doğan Medya el ele sahip çıkıyorlar. Sadece onlar mı? Elbette hayır. CHP de 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi HDP'nin siyasetteki en büyük "koruyucu ekranı" işlevini yerine getiriyor.
CHP lideri Kemâl Kılıçdaroğlu, bir aydır PKK ile HDP'nin organik bağı yokmuş gibi davranarak, HDP'yi PKK'ya karşı kollayan açıklamalar yapıyor. PKK'nın HDP'ye zarar verdiğini iddia ediyor. PKK yöneticisi Cemil Bayık'ın bu söylem oyunundan haberi olmamış olacak ki aynı günlerde şu sözlerle HDP'ye oy verme çağrısı yaptı: "HDP'ye oy verip sorumluluğunuzu yerine getirin. Çünkü verdiğiniz emek artık meyvelerini veriyor."
Kılıçdaroğlu yaptığı bir açıklamada, "Şu anda PKK, kaçak saraya hizmet ediyor" demiş. PKK'yı olduğu gibi söyleyen anamuhalefet lideri, 'yasa dışılığı' PKK'ya değil, kaçak sözcüğüyle Cumhurbaşkanlığı'na atfetmiş. Sırf bu bile ülkenin kurucu partisinin nasıl da en yıkıcı partisi haline geldiğinin resmi gibi. Ayrıca bu zihniyete göre terörle mücadele Erdoğan'a yarar sağlayabileceği için, destek verilmemesi gereken bir süreç olarak ortaya konuyor.
Yine başka bir açıklamasında HDP'yi korumak için bir adım ileriye giden Kılıçdaroğlu, "AKP- PKK işbirliği ülkeyi bu noktaya getirdi. Şimdi HDP'yi aralarında eziyorlar" demiş. Milletvekilleri PKK'ya ya silah ya kumanya, ilçe başkanları PKK'ya bomba taşırken yakalanan HDP değilmiş gibi!
7 Haziran seçimleri sonrasında CHP'li Şafak Pavey ile Selahattin Demirtaş'ın karşılaşmalarında Pavey'in dediği gibi CHP ile HDP yine ülkeyi "birlikte iyi sallamak" üzere kampanya yürütüyorlar. Tek fark bu sefer şehit haberleri geliyor, şehirler PKK tarafından savaş alanı gibi kullanılıyor, ambulanslar taranıyor, çocuklar, doktorlar, yaşlılar öldürülüyor. Böylesi bir ortamda Kılıçdaroğlu, terörle mücadeleye değil; söylemsel mühimmat sağladığı HDP'yi kollayarak PKK'ya destek veriyor.
Anamuhalefet partisi CHP, Erdoğan'a muhalefet edeceğim derken ülkeye muhalefet eder hale gelmiş durumda. Terörle mücadele, dağlarda ve şehirlerde olduğu kadar, zihinlerde de sürüyor. 1 Kasım'daki sonuç kimin kazandığını gösterecek.
