HDP İstanbul 3. Bölge Adayı Ali Kenanoğlu'nun Firuzköy Cemevi'ni ziyareti sırasında, kadın bir seçmen Kılıçdaroğlu'nun da Alevi bir genel başkan olduğundan bahisle, ondan ellerini çekip HDP'ye oy vermelerinin zor olduğunu, arada kaldığını söylüyor.
HDP adayı Kenanoğlu da gayet dürüst bir şekilde, "Kılıçdaroğlu ilk kez başbakan olacaksa HDP'nin sayesinde olacak. Bunun için gereken bizim güçlü şekilde parlamentoya girmemiz, AKP oylarını düşürüyor. CHP'nin iktidar şansını biz ortaya çıkarmış oluyoruz böylelikle. O yüzden HDP desteklenmeli ve meclise sokulmalı ki belki de bizim sayemizde Kılıçdaroğlu başbakan olma ihtimaline kavuşacaktır" diyor.
Bugünlerde, HDP Eş Başkanı Demirtaş'ın da CHP-MHP koalisyonuna dışarıdan destek vereceklerini defaatle açıklaması ve Ak Parti'yle değil koalisyon kurmayı, güvenoyu bile vermeyi düşünmediklerini açıklaması da Kenanoğlu'nun perdesiz söylediğini doğruluyor. Böylelikle 'Kürt siyasî hareketi' de kendi çılgın projelerini açıklamış oluyor: CHP-MHP'yi iktidar, Kemal Kılıçdaroğlu'nu Başbakan, Devlet Bahçeli'yi de Başbakan Yardımcısı yapmak.
Devlet Bahçeli'nin Kürtlere bakışı malum, son grup konuşmalarından birinde, "Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes bizim için Türk'tür" diyen bir lider.
Peki Kılıçdaroğlu? Geçenlerde kendisinin katıldığı bir programı izledim. Kılıçdaroğlu'na Öcalan'ın çözüm sürecinde muhatap alınıp alınmayacağı soruldu. Kılıçdaroğlu arka arkaya 'Hayır' dedikten sonra sunucu 'Öcalan'ın etkisi var' diye ısrar edince Kılıçdaroğlu, "Güneydoğu'da yaşayan her insan birinin ağzına mı bakıyor? Yok öyle bir şey" dedi ve ekledi: "Meşru bir organ, siyasi parti var. Oturur konuşursunuz. Bu kadar basit."
Yani 40 yıllık çetrefil bir sorunun çözümü olarak 'oturup konuşmayı' vaat etti. Ardından konuk gazeteciler 'HDP'yi mi kast ediyorsunuz?' diye sorduğunda ise, Kılıçdaroğlu, kendisini Başbakan yapmaya ahdetmiş HDP'ye yönelik biraz da 'vefasızlık' gösterip, 'Meclise girerse HDP'yle konuşuruz' dedi. Yani HDP, meclise girmediği takdirde kendilerini muhatap bile almayacak olan Kılıçdaroğlu'nun Başbakanlığı için savaş veriyor.
İlginç değil mi?.. Andımız'ı kaldırmış, milliyetçiliğin her türünü ayaklarının altına almış, ilk kez Kürdistan'ı telaffuz etmiş, anadilde eğitim kitapları hazırlatmış, Kürtçe enstitüler kurdurmuş ve en önemlisi barış sürecini ilk kez resmî olarak başlatmış ve sürdüren bir siyasetçiyi 'Başkan yaptırmayacağız' diye çıkılan yol 'Kılıçdaroğlu'nu Başbakan yapacağız'a çıktı.
Binlerce faili meçhul, on binlerce sürgün, yüz binlerce işkence mağduru Kürdün mirası üzerine yükselen bir hareketin geldiği nokta, her fırsatta katillerine övgüler yağdıran bir zihniyet ve temsilcilerinin ihyası mı olmalıydı?
Kürt partisi olmaktan Türkiyelileşme şiarıyla vazgeçmenin sonu, eski Türkiye aktörlerinin yancısı konumuna düşmek mi olmalıydı?
Oysa HDP, CHP-MHP milliyetçiliğine de, paralel yapıya da ama Ak Parti'nin çözüm noktasındaki noksanlarına da dikkat çeken, en ilkeli parti konumuna kendisini yerleştirebilir, esas rakibi olan Ak Parti'den de oy kazanabilirdi. Olmadı.
Yazık oldu, hem de çok...