Osmanlı'ya sığınan Sefarad Yahudileri'nin bir kısmı Edirne'ye gelerek kendi mahallelerini oluşturmuşlardı.
Yüzyıllar süren barış içindeki hayatları, Kemalist tek tipçi yönetimin teşvik ettiği linç politikası sebebiyle sona erdi. Nazi dönemindeki "Kristal Gece"den dört yıl önce, 1934'te başlayan Trakya pogromu sırasında evleri ve işyerleri yağmalanınca mecburen yurtlarını terk edip göç ettiler. Diğer pek çok gayrimüslim ibadethanesi gibi, Büyük Sinangog'un da cemaatsizleştirilmesi böyle başladı. Açılışa katılanlardan İda Benromano, aile hikâyesini şöyle anlatmış: "Annem Uzunköprülüydü benim.
Babam Edirneli. 1934'te Trakya olayları olduğu vakit, annem memleketinden en son ayrılanlardan. Annem terziydi; belediye reisi ve kaymakam eşlerinin elbiselerinin dikişini bitirmeden annemin şehirden ayrılmasına izin verilmemişti.
Teyzemi de -ki çok güzeldi- talika (at arabası) ile şilteye sarıp öyle kaçırmışlar.
Annem derdi ki: Teyzeni şilteye saklamıştık, köprüyü gizlice geçecektik.
O köprüyü geçişimiz sanki bin yıl sürmüştü.O zaman anladım neden oraya Uzunköprü diyorlar."
İsmini vermeyen bir diğer Sefarad Yahudisi'nin anlattıkları da etkileyici: "Buraya restorasyon için çok gidip geldim. Bir gün öğle yemeği için bir ciğerciye girdim, kendime bir porsiyon ciğer söyledim. Garson bana sordu 'Ziyaret sebebiniz nedir?' diye. Ben de çekinerek 'sinagog' dedim. Derken usta ciğer pişirdiği yağı döktü. 'Ne yapıyorsunuz, niye döktünüz?'diye sorduğumda 'Biz eski dostlarımız için ciğerimizi başka yaparız' cevabını aldım. İşte böyle... Edirne halkı başkadır, vefa borcumuz var onlara bizim.
Edirne'yi çok seviyorum ben. Bunu size söylemek istedim." (Riva Hayim, Agos) Ocak 1906'da II. Abdülhamid'in fermanıyla yaptırılan Büyük Sinagog, geçtiğimiz perşembe günü, beş yıllık bir restorasyon sürecinin ardından tekrar açıldı.
Adı "Büyük Sinagog", çünkü bu yapı Avrupa'nın en büyük, dünyanın ise üçüncü büyük sinagogu olma özelliğine sahip. Açılış günü edilen Anoten duasında, şunlar niyaz edildi:
"İktidarlar üzerinde hükümranlığı ebedi olan
Veliahtlara hükümdarlıklarını bahşeden
Krallara halaskarlık vasfı bağışlayan
David kulunu şer kılıcından kurtaran
Azgın sularda geçitler açan
Denizlerde yollar bahşeden
Yüce Tanrı:
Yüce Devletimiz Türkiye Cumhuriyeti'ni
Ve Başkanı Ulu efendimiz Recep Tayyip Erdoğan'ı
Mübarek kılsın, korusun, Yüceltsin,
Yardım etsin, büyütsün, yukarılara üstlere taşısın
Ömrünce ve ömrümüzce şanını yüceltsin."
Açılışta, 16.yy'da Edirne'de Yahudi mistiklerle Sûfilerin etkileşiminden doğan, Türk tasavvuf müziği formu ve enstrümanlarıyla icra edilen Musevi ilahileri seçkisi olan Maftirim'in yanı sıra, Sefarad Yahudilerinin İspanya ve Portekiz'den kovulmalarının hüzünlü şarkısı Adio Kerida (Hoşçakal sevgilim) da söylendi. Şalom'dan Karel Valansi'nin ifadesiyle, belki de bu sefer "Hoşgeldin Sevgilim" demek istercesine...