Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

Hayatınızda toleranslı olun

Peygamberimiz (sav), “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz” buyuruyor. Sizce komşumuzla münasebetimizde, çocuğumuza ilgimizde, insanlarla konuşmamızda bu prensibe ihtiyacımız yok mu? Peygamberimiz daima hayatında bu toleransı esas almıştır

Çağımızın en sinsi hastalığı stres, şiddet ve toleranssızlıktır. Bunlar tedavi olunması gereken yaygın hastalıklardır. Ne yazık ki çoğumuz, bu hastalığa yakalandığımızın farkında değiliz. Gazetelerdeki cinayetleri, akıllara durgunluk veren olayları gördüğümüzde "Bu bir cinnet" deyip geçiştiriyoruz çoğu kez. Ama bu cinnetin birer figüranı olduğumuzun farkında bile değiliz. Ne yazık ki, kan tahlilleriyle, röntgenlerle tespit edilemiyor bu hastalıklar. Onun için de tedavisi zor olabiliyor. Maddi birçok hastalığın, fiziğimizi çökerten birçok virüsün esas sebebi de ruh dünyamızdaki bu çöküntüdür.
Kur'ân-ı Kerim manevi doyumsuzluğun, stres ve toleranssızlığın ilacının Yüce Allah'a yakınlaşma olduğunu söylüyor: "Dikkat ediniz. Kalpler ancak Allah'ı anarak yatışır." Bunun için "zikir" kelimesini kullanır. Bunu "anmak" olarak tercüme ettik. Aslında boyutları çok daha geniştir bu kavramın. Zikri, sadece anmak cümlesiyle izah haksızlık olur. Ayeti daraltmak olur. Tevekkül bir zikirdir. Sevmek bir zikirdir. Merhamet bir zikirdir. Affetmek bir zikirdir. Kur'an bir zikirdir. Namaz bir zikirdir. Tespih bir zikirdir. Çocuğun başını okşamak bir zikirdir. Açlıktan kıvranan köpeğe bir lokma atmak zikirdir. Hasta ziyareti bir zikirdir. Mazlumun yanında olmak bir zikirdir. Gıybetten, iftiradan sakınmak bir zikirdir. Kalbi Allah için arındırmak bir zikirdir. Nefret ve kinden uzaklaşmak bir zikirdir...

KAMİL BİR MÜMİN OLMAK
Bu listeyi çok uzatabiliriz. Ama önemli olan bütün bu erdemleri sırf Allah için yapmaktır. Gösteriş ve reklamdan uzak "insan olmak" kâmil bir mümin olmak için çalışmak. Bunu yaparken de sırf Allah için yapmak. İşte Kur'ân-ı Kerim ancak bununla doyuma ulaşabilirsiniz diyor. Tedavi budur buyuruyor.
Peygamberimiz (sav), "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz" genel ilkesini hayatın tümüne yaymamızı ister. Biz bu hadisi sadece dini bir gereksinim olarak görürüz. Evet, belki de en önemli kullanım alanı din olmalıdır, ama komşumuzla münasebetimizde, çocuğumuza ilgimizde, insanlarla konuşmamızda bu prensibe ihtiyacımız yok mu? Hz. Peygamber özel hayatında da bu toleransı esas almıştır. O'nun (sav) bu tavrını anlatan Hz. Aişe (ra) şöyle der: "Peygamberimiz (sav) iki dünya işi arasında muhayyer (seçenek sahibi) bırakılınca günah olmadıkça mutlaka onlardan en kolay olanını alırdı. Ne var ki, şayet günahı gerektiren bir konu olursa da ondan insanların en uzak olanı Hz. Peygamber (sav) olurdu. O hiç kendisi için kin tutup öç almamıştır."
Kolay olanını seçen bir peygamber. Bize de kolay bir din emanet eden bir peygamber. Birbirimizle ilişkilerimizde toleransı ve kolaylığı öğütleyen bir peygamber. Bizler ise çoğu kez kendimize toleranslı davranılmasını isteriz, ama başkasına bunu çok görürüz. Arabamızın direksiyonundayız. En ufak bir yol tıkanıklığında veya yanlış harekette birden asabileşiyor, toleransı unutuyoruz. Ufak bir yol isteme kargaşasından dolayı cinayete kurban giden insanımızın sayısı hiç de az değil. Hz. Peygamber (sav) bana tavsiyede bulun diyen asabi, sert mizaçlı birine "Sinirlenme" buyururken, birçok belanın önüne geçecek bir anahtar sunmuştur aslında.



MANEVİ VİRÜSLERDEN KURTULURUZ
Sabahleyin evden çıkarken, sokağa adımımızı atarken besmeleden sonra bu cümleyi birkaç kez tekrarlayarak "Sinirlenme, sinirlenme" desek, sonra "Toleranslı ol, kendine yapılmasını istemediğini sen de başkasına yapma" desek, ne kaybederiz? Belki yakamıza yapışan manevi virüslerden kurtulmuş oluruz.
Hücrelerine, DNA'larına kadar sevgi, tolerans ve yaşanabilirlik sinmiş olan bir dinin mensupları birbirlerine karşı daha toleranslı, merhametli olmalı değil mi? Ama maalesef öyle değiliz. Bu konuda kendimizle yüzleşmeliyiz. İyi Müslümanlığı başkasından değil kendimizden beklemeliyiz. Dinin sadece helal ve haramlardan ibaret olmadığını, merhametin de, şefkatin de, affediciliğin de, fakir doyurmanın da, gerekirse trafikteki kırmızı ışığa uymanın da dinin gereği olduğunu anlatalım. Ve her birimizin diğerimize son sözü şu olsun:
"Allah'ın temiz olarak yarattığı fıtratı bozma hakkına sahip değiliz. Zira sadece fıtratı değil, kâinatı da, ekolojik dengeyi de zedelemiş oluyoruz."

BİR DUA
Hz. Fatıma'nın okuduğu dua
Ey yedi kat göğün ve büyük arşın sahibi olan Allah'ım! Bizim Rabbimiz, her şeyin Rabbi olan yüce Allah… Ey Tevrat'ı, İncil'i ve Kur'an-ı Kerim'i indiren, taneyi ve çekirdeği çıkaran yüce Rabbim! Alnından tutup hesaba çekeceğin her şeyin şerrinden sana sığınırım. Ya Rabbi! Sen öyle evvelsin ki, senden evvel hiç kimse yoktur. Sen öyle ahirsin ki, zatından sonra hiçbir şey yoktur. Sen öylesine açıkta ve görünürsün ki, senin üzerine hiçbir şey yoktur. Sen öylesine sır ve gizlisin ki, senin önünde hiçbir şey yoktur. Ya Rabbi! Bana borcumu ödememi ve fakirliğimi gidermemi nasip et.

BİR HADİS
"Allah'ın kulunun tevbesinden duyduğu sevinç, birinizin çölde kaybetmiş olduğu devesini bulmasından dolayı duyduğu sevinçten daha fazladır." (Müslim, Tirmizî)

BİR AYET
Sizden, iyiye çağıran, doğruluğu emreden ve fenalıktan men eden bir cemaat olsun. İşte kurtuluşa erişenler yalnız onlardır." (Al-i İmran, 104)

BİR SEVAP
Güzelce abdest almak
"Kim abdest alır ve abdestini güzel alırsa, tırnaklarına varıncaya kadar vücudundan günahları dökülür."

SORU - CEVAP
1
İki aylık hamileyim. Doktor çocuğumun özürlü olduğunu söyledi. Aldırabilir miyim?
Çocuğunuzu aldırmayınız. Bizce çocuğun özürlü olma ihtimali (hatta kesin bilgi de olsa) kürtaj için asla bir gerekçe değildir. Özürlü olan çocuğun da yaşama hakkı vardır.
2 Kaza namazı, vakit namazlarından sonra kılınır mı?
Sabah ve ikindi namazlarından sonra kaza namazı kılmamak daha uygundur. Diğer namazlardan önce veya sonra kaza namazı kılabilirsiniz.
3 Mezarları sulamak faydalı mı? Yeşillik mezara fayda verir mi?
Mezara su dökmek, Peygamberimizin ve sahabesinin uygulamasıdır. Toprağın oturmasını sağlar. Mezara yeşil ot dikmek sünnettir. Peygamberimiz bir mezarın başında durmuş ve buradaki azap çekiyor dedikten sonra oraya yeşil bir dal dikmiştir. Bunun sebebini sorduklarında, "Yeşil olan bu dal yüce Allah'ı andıkça bunun da azabı hafifler" buyurmuştur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA