Kitaplarını yaz-boza çevirenler; hızlarını alamamış olacaklar ki, şimdi de Kur'an-ı Kerim'in akıbetini nasıl kendi akıbetimize çeviririz diye düşünmeye başladılar.
Aydınlıkları şaibeli Fransız 300 yazar Yahudilerin aleyhine olduğuna inandıkları bazı ayetleri Kur'an'dan çıkarmayı teklif etmişler. Biz de kabul edince, iş oldu bitti olacakmış galiba! Her tarafı cehalet, bayağılık ve utanmazlık kokan bu teklifi neresinden ele alalım! Neresine dokunsanız elinizde kalacak olan bu teklifi yapanlar acaba hayatlarında bir kez Kur'an'ı incelediler mi? Bir defa Hz. Peygamber'in (s.a.v.) kendisi gibi düşünmeyenlere gösterdiği toleransı araştırdılar mı? Hatta acaba bir kez Tevrat veya İncil'i okudular mı? Bu kitaplarda geçen sert ifadeleri anlamak için hiç çaba harcadılar mı? Doğrusu merak ediyorum.
Engizisyon kuranlar, şimdi de kutsalı kirletmek için hamle yaparken bütün insanlığa zarar verecek bir akımın tetikçisi olduklarını biliyorlar mı acaba!
Bu sözde aydınlara öncelikle Tevrat, Zebur ve İncil'in kaynağını sormak zorundayız. Teolojik bir tartışma için değil ama bu insanları tanımak için bu şart. Sizler kadim ve cedid ahitlerin Allah'tan geldiğine inanıyor musunuz? Yoksa bu kitapların din adamlarının kendi yazdıkları olduğuna mı inanıyorsunuz? Eğer bu kitapların kaynağı sizce de Allah -Tanrıise kitaplardaki ayetleri çıkarmayı nasıl teklif edersiniz? Yani siz bu işleri Allah'tan daha mı iyi biliyorsunuz?
Yok eğer Tevrat, Zebur ve İncil size göre din adamlarının derledikleri ayetleri kapsıyorsa o zaman sizin hiç bir kutsalınız yok demek ki. Şimdiki haham ve rahipler dilediklerini çıkarır, dilediklerini eklerler bu kitaplara.
Elbette bir Müslüman olarak ben; Tevrat, Zebur ve İncil'in tebdil ve tağyire rağmen - şu anda da içinde ilahi kaynağa dayanan ayetler olduğuna inanıyorum. Peygamberleri dönemindeki kitaplarında tamamen (o dönemde) ilahi olduğuna inanıyorum.
Onun için biz kitaplara ve peygamberlere iman ediyoruz.
Sözde aydın yazarlara şunu anlatmak lazım; Bizim kitabımız kaynak itibariyle vahye dayanıyor. Sizin temel kitaplarınız gibi. Onun için bizim bu Yüce Kitabımıza dokunma şansımız ve imkânımız ve de haddimiz yok. Sizin de cehalet kokan ve her türlü akıldan yoksun bu teklifinizi en hafif deyimiyle hadsizlik olarak görüyoruz. Siz bu teklifle; insanlığı karanlığa ve teolojik tartışmaların kaosuna atmak istiyorsunuz. Bu işler Şanzelize kafelerinde oturup dedikodu etmeye benzemez.
Batılı yazarlara ne lazım?
Batılı aydınlar eğer bir iş yapmak istiyorlarsa dünyadaki sömürü düzenine karşı seslerini yükseltmeli. Batılı aydınlar kendi ülkelerinde kişi başına düşen gelir ile Afrika ülkelerinde kişi başına düşen gelir arasındaki vicdansız açığı nasıl kapatırız diye düşünmeli. Batılı aydınlar 'dünyada kadınlara uygulanan seviyesiz şiddet ve istismara karşı ne yapılabilir'i düşünmeli.
Batılı aydınlar ülkelerindeki kimyasal başlıklı füzelere, insanları yok edecek silah üretimine, pazarlamasına karşı seslerini yükseltmeli.
Batılı aydınlar hâlâ devam eden esmer insan fobisini, ırkçı yaklaşımları tarihe gömecek hamleler geliştirmeli.
Batılı aydınlar; Suriye- Irak- Filistin- Afganistan- Arakan ve benzeri ülkelerde neler olduğunu anlamak için çaba sarf etmeli. Şu soruyu sormalılar eğer vicdanları varsa! Müslüman ülkelerdeki idareciler bizim emir, komuta ve yönlendirmelerimizle ülkelerini harap ettiler. Yüz binlerce çocuk öldü. O çocuklar da bizim çocuklarımız gibi yaşam doluydular. Sonra bir füze ile daha çocukken, neden, niçin, kim tarafından vurulduklarını anlamadan öldüler. Neden? Neden? Neden? Daha iyi yemekler yiyelim, daha iyi tatil yapalım diye mi? Siz aydınlar niçin bunları sormadınız? Elbette batıdaki yazar -sanatçı- çizer arasında vicdanlı olanı elbette var, ama rüzgâr hiç böyle esmiyor.
Yahudiler hakkındaki ayetler
Bu cahiller Kur'an'ın birçok ayetinde Peygamberlerine bağlı ve temiz bir ahlaka sahip Yahudi, Hıristiyan ve Sabiilerin övüldüklerini bilmezler.
Kur'an'ın; Hıristiyanların Müslümanlara en yakın din sahibi olduklarını, bazı rahiplerin hakikat karşısında gözyaşı döktüklerini ifade ettiğini bilmezler.
Bu cahiller Kur'an'ın eleştirdiği Yahudilerin veya başka düşünce sahiplerinin; doğru yoldan çıkan, hakikati tahrip eden, insanlara zarar veren, ahlakını yitirmiş olan kısmını oluşturduklarını bilmezler.
Bu cahiller Kur'an'ın doğru yoldan çıkan ve günaha batmış Müslümanları da kıyasıya eleştirdiğini bilmezler. Çünkü bunlar Müslümanları tanımak için bile olsa bir defa Kur'an'ı okumamışlardır.
Kısacası Kur'an'ın; bir ırk veya dini toptan reddetmediğini, yanlış yolda olan ve şer odağını oluşturanları tenkit ettiğini bilmezler. Zira önlerine getirilmiş, bağlamından ayrılmış bir iki metine bakıp imzayı atarlar. Bu iş maalesef işte bu kadar basit ve ucuz maalesef.
Bizde de aydın olmak böyle bir şey. Kur'an'dan bir iki ayeti reddet, peygamberi tartış, halkı küçük gör, tepeden bak, birkaç hadis inkâr et, mezhep imamlarını aşağıla, yani din maskarası ol, bol bol yabancı terim kullan, Müslüman olarak anılmaktan rahatsız ol, al işte sana şövalye sıfatı.
Müslümanlara düşen...
Biz bütün bu aptalca art niyetli hamleye karşı çok akıllı ve soğukkanlı olmalıyız. Uygun bir dil ve kalemle Allah'tan gelen metinlere dokunulamayacağını anlatmalıyız.
Kendi kitaplarına olanın Kur'an'a olmayacağını aktarmalıyız. Tarihi bir olayı anlatan kutsal metinlerin hangi gerekçeyle ve niçin geldiğini anlatmalıyız.
Her çirkin hamle; bizi biraz daha zinde tutmalı. Bu tür saldırılar bizim için fırsata dönüşmeli. Kendimizi anlatmak fırsatı doğmalı bize. Hz. Peygamber (s.a.v.) Yahudi olan Hz. Safiyye ile evlendi. Hz. Hafsa'yı Yahudi olduğu için eleştiren kadınlara karşı İsrailoğulları peygamberlerini -Hz. Musa ve diğerlerini- överek Hz. Safiyye'nin geldiği geleneği övdü. Hz. Peygamber (s.a.v.) Yahudi tüccarlarla alışveriş yaptı. Ticaret kurdu. İslam'a saldırmayanlarla iyi geçindi. Hz. Ebu Bekir, savaş halinde; Haham ve papazları öldürmeyin, Kilise ve Havraları yıkmayın diye emretti. Kısacası; müthiş bir mazimiz var. Geleceğe ümitli olan bir ilahi referansımız var.
Ama... Ama güçlü bir dini ve diğer alanlarda lobimiz yok. Başta dini olmak üzere, her alanda güçlü isimlerle güçlü lobiler kurmalıyız. Birebir ilişki kuramıyoruz. Bilgilendiremiyoruz. Kendilerini aydın sayan, hakikatin cehalet karanlığında boğuşan birkaç söz aydının hamlesine karşı müdafaaya geçiyoruz ki biz bunu hak etmiyoruz. Çünkü geçmişleri yığınla kan ve acıyla dolu olanlar bize ders vermeye çabalıyorlar.
Son Söz: Bu sözde aydınlar ellerinin altındaki Tevrat ve İncil'i okusalar, inanıyorum ki bu kitapların da en azından dörtte birini değiştirmeyi teklif edeceklerdir. Aydınlanmak ve sanatçı olmakla zaman harcadıkları için henüz sıra o kitaplara gelmedi herhalde.
Kur'an-ı Kerim çok sade, temiz, nezih bir ifade ile; 'sizin dininiz size, benim dinim bana' diyor. Bütün gayretlerimize rağmen bir şey değişmezse, bağnazlıkları devam edecekse bu kişilere denecek en son söz bu olur herhalde.
***
83 yıla denk gelen gece
Ramazan'ın en önemli gecesi Kadir Gecesi'dir. Bu gece fazilette Kur'an'ın ifadesiyle 83 yıla (bin aya) denk gelen bir gecedir. Bu geceyi ıskalamayalım.
***
Ramazan geliyor
Salıyı çarşambaya bağlayan gece mübarek Ramazan'ın ilk sahuruna kalkacağız Rabbim nasip etsin.
Ramazan ayı, şeytanların zincirlendiği, kabir azabının hafifletildiği, Yüce Kitabın inmeye başladığı, içinde Kadir Gecesi gibi çok önemli bir zaman dilimini barındıran bir aydır.
Bu ayda insanlar daha tahammüllü ve affedici olmaya gayret eder. Onun için Peygamberimiz (s.a.v.) siz oruçluyken size sataşana 'ben oruçluyum' deyip geçin buyuruyor.
Bu ayda Kur'an-ı Kerim'le irtibatımızı yenileyelim. Namazımızı ihmal etmeyelim. Fakirleri hatırlayalım. Kalbimizi Ramazan sevgisiyle dolduralım.
Ramazan hayırda yarışma ayıdır. Hadi bakalım! Rahmete, sevgiye, affa, merhamete, zarafete, güzelliğe koşalım. Ramazan Kerim Ramazan bütün güzelliğiyle geliyor. Hadi bakalım.
DUYURU: Ramazan boyunca her "İftar" ve her "Sahur'da" ATV'de canlı yayında sizinle olacağız. Yayınımız Sultan Ahmet'ten olacaktır. Siz dostlarımızı bekliyoruz.