Bir seferinde kardeşlerimizi özledim buyurmuştunuz!
Sahabe bu söze şaşırmıştı ve buradayız Ey Allah'ın Elçisi demişlerdi. Siz ise; sizler benim arkadaşlarımsınız.
Sahabemsiniz.
Kardeşlerim ise; ahir zamanda gelecek olan ve beni görmeden sevecek olanlardır buyurmuştunuz!
Geldik efendim.
Huzurda durduk.
Edebimizi takındık.
Siz konuşunca sustuk. Namazımızı kıldık.
Orucumuzu tuttuk. Hacca gittik. Haramlardan sakındık.
Helallere uzandık.
Komşumuzu kırmamaya çabaladık. Hak yemedik.
İnsan incitmedik. İncinsek de incitmedik. Yalan söylemedik.
Yalana batana benzemedik.
Ancak bir ümmet olamadık. Kalplerimizi bir araya toplayamadık.
Çünkü dünya sevgisi, azgınlık, başkasının hallerine tecessüs, açgözlülüğümüz, daim olan yakınmamız, kanaatsizliğimiz, cemaat menfaatini Allah ve Resul'ün önüne almamız iflahımızı kesti.
Efendim!
Camilerimiz aynı, saflarımız aynı, işittiklerimiz aynı. Bize okunan kitap aynı. Ezan, kamet, secde, rüku aynı. Ama kalplerimiz farklı. Bizi bize düşman etmek için o kadar gayret var ki!
Aslında çözümü biliyoruz. Şu olanlar, sana inen kitaba düşman olanlar neyi istiyorsa zıddını yapmak lazım. Bizi ayrıştırdıkları yerden kalpleri toparlayacağız.