Kur'an-ı Kerim Mekke müşriklerine atalarınızın takip ettiği putperestlik yanlıştı diyor. Hz. Peygamber gelip de onları tek Allah'a davet ettiğinde atalarının putperest refleksiyle karşı koydular. Kur'an bu şirk direnişini peygamberlerine karşı koyanları örnek gösterip şöyle anlatıyor.
Hz. Hud'un Ad kavmi peygamberlerine şöyle dediler: Yalnız Allah'a ibadet edip, babalarımızın taptıklarını terk etmemiz için mi geldin. (Araf, 70)
Hz. Salih'in Semud kavmi şöyle dedi: Ey Salih şimdi bizi babalarımızın taptığı şeylere tapmaktan men mi ediyorsun?
Hz. Şuayb'ın Medyen kavmi de aynı itirazda bulundu: Ey Şuayb babalarımızın taptıklarını terk etmemizi yahut mallarımızda istediğimizi yapmamayı dinin mi sana emrediyor. (Hud, 87)
Hz. Musa da aynı itirazla karşılaştı.
Hz. Peygamber hakkındaki ayet de manidardır. Kur'an bunu şöyle resmediyor:
Onlara Allah'ın indirdiği şeye ve Resule gelin denilirse; bize babalarımızı üzerinde bulduğunuz şey yeter bize derler (Maide, 104).
Bugün de durum aynıdır. İslam'ı nefislerine göre yorumlayanlara 'Allah'a ve Peygamberine gelin dediğinizde biz atalarımızın dini olan Kur'an'a ve Peygambere mi geleceğiz' dercesine kaçışırlar.
Kendi uydurdukları nefis dinine koşuştururlar. Halbuki davet edildikleri dedelerinin dini doğruydu. Onların ürettikleri 'hormonlu akide' problemiydi.
Furkan 27. Ayet onların akıbetini anlatıyor: O gün zalim kimse pişmanlıktan ellerini ısırıp şöyle der: keşke o peygamberle birlikte bir yol tutsaydım.
Ataların gerçek dini Hz. Adem'den gelen sağlam dindir. Ataların dini Hz. İbrahim'in, Hz. Salih'in, Hz. Musa'nın ve Hz. İsa'nın dinidir. Bizler atalarımızın o dinine talibiz.
Bir de ataların dinini bozan putperestler vardı. Onlar da aynı zihniyettekilerin ataları sayılır. Haman'ın, Nemrud'un, Firavun'un dini. Onlardan da Allah'a sığınırız.