Taif'in Beni Sa'd Kabilesi, Peygamberimiz'in (s.a.v.) sütannesi Hz. Halime'nin köyünde yaşarlardı. Bu köyün özelliği, temiz, duru ve güçlü bir Arapça aksanına sahip oluşlarıydı. Bugün Taif'in anayol güzergâhında yer alır. Yıkılmış olan köyün kalıntıları hâlâ duruyor.
Beni Sa'd'ın lideri, Dımam bin Salebe'ye görev verir. Hz. Peygamber'i kastederek, "Medine'ye gidip peygamberliğini ilan eden bu kişiyi tanı" der.
***
Dımam, Medine'ye gelir. Yanında arkadaşları da vardır. Atını mescidin kapısına bağlar. Mescide girer. Mescit doluydu. Dımam, biraz da sert bir üslupla 'Abdulmuttalip'in torunu kim' diye seslendi.
Efendimiz (s.a.v.) tebessümle, benim diye buyurdu.
Dımam; soru sormak istiyorum size! Ama sorularım sert ve çetin olacak, cevap verir misin dedi.
Efendimiz (s.a.v.) darılmadı. Sakin bir şekilde Dımam'a dilediğin gibi sor buyurdu.
Dımam ile Peygamberimiz (s.a.v.) arasındaki diyalog şöyle devam etti:
Dımam: Allah adına soruyorum. Öncekilerin, sonrakilerin, gelecektekilerin Rabbi olan Allah adına soruyorum. Seni bize Allah mı gönderdi?
Efendimiz (s.a.v.):
Allah'ın adına söylüyorum ki 'Evet beni size Allah gönderdi.'
Dımam: Öncekilerin, sonrakilerin Rabbi adına soruyorum: Kendine ibadeti, putlarla şirk koşmamayı, putları reddetmeyi sana Allah mı emretti?
Efendimiz (s.a.v.): Evet. Vallahi bunları bana Allah emretti.
Dımam: Öncekilerin, sonrakilerin, gelecektekilerin Rabbi adına soruyorum beş vakit namazı, ramazan ayının orucunu, zekâtı sana Allah mı emretti?
Efendimiz (s.a.v.): Allah adına diyorum ki, vallahi bütün bunları size iletmemi Allah bana emretti.
***
Dımam, bu cevaplardan sonra İslam'ın diğer emirleriyle ilgili sorular sordu. Hz. Peygamber (s.a.v.) bütün sorulara büyük bir sabır, ciddiyet ve kararlılıkla cevap verdi.
Dımam'ın kalbindeki vesveseler geçti. Sağlam bir imanla iman etti. Kelime-i Şehadet getirdi ve ayağa kalktı.
Sahabenin hayret dolu bakışları arasında şöyle dedi: Ben, Allah tarafından sana bildirilen her şeyi yapacağım. Ben, Beni Sa'd kabilesinden Dımam bin Sa'lebe'yim. Kavmim seni tanımak için beni gönderdi. Ben kavmime gidip bütün bunları anlatacağım. Kavmimi Allah'ın yoluna davet edeceğim.
Vallahi ey Allah'ın Peygamberi! Bana anlattıklarından ne az ne de fazla yaparım. Benim aklım ancak bunu kabul eder.
Sonra yanındaki arkadaşlarıyla çıktı. Atına atlayıp gitti. Efendimiz, Hz. Dımam'ın arkasından şöyle buyurdu: Şu saçları iki örgülü adam doğru söylediyse, cennete girecek.
***
Hz. Dımam, Beni Sa'd'a gitti ve ilk olarak Lut ve Uzza putları pisliktir buyurdu. Tövbe et dediler, seni çarparlar. Delirirsin, cüzam olursun dediler. O, bir mümin sadakatiyle: 'Yazıklar olsun size! Hâlâ putlara tapınacak mısınız, Ben Allah'a iman ettim ve Muhammed'in (s.a.v.) kulu ve elçisi olduğunu kabul ettim' dedi. Hz. Dımam (ra) kavmini derinden etkiledi. Müthiş bir dönüşüm yaşattı.
***
O gün akşama kadar Beni Sa'd'ın bütün fertleri Müslüman oldu. Ve yüzlerce insan Medine'ye yürüyerek imanlarını ilan ettiler.
***
Hz. Dımam bin Salebe gibi takvayla harmanlanmış gönül insanları lazım. Sağlam davetçiler lazım. Yoldan çıkmışları Kuran'a ve Hz. Peygamber'e (s.a.v.) çağıracak Dımam'lar lazım. Ülke çapında ve hatta coğrafyamızın hepsinde İslam ve iman fırtınaları estirecek simalar lazım. Tabii bunu yapacak olanlar; haset ve dedikodudan kendilerini sıyırabilirlerse. Hz. Ömer ve Hz. Abbas; "bizler Dımam kadar düzgün ve etkili soru sorup iz bırakan bir adam görmedik" diyerek, bizlere bir müminin diğer bir mümini nasıl övebileceğine dair güzel bir ders bırakmışlardır.