Hz. Peygamber (s.a.v.) ve Hz. Ebu Bekir oturuyorlardı. Dışarıdan gelen biri Hz. Ebu Bekir'e hakaret etmeye başlıyor. Efendimiz (s.a.v.) rahatsız Hz. Ebu Bekir de... Ama adam durmadan konuşuyor, hakaret ediyor. Hz. Ebu Bekir ise Resulullah'ın (s.a.v.) huzurunda olduğu için hem daralıyor hem de susuyor. Efendimize duyduğu derin saygıdan dolayı.
Fakat sabırla dinleyen Hz. Ebu Bekir nihayet cevap veriyor. Adamın lafını ağzına tıkıyor. Kendini savunuyor.
Bu manzarayı gören Hz. Peygamber (s.a.v.) ayağa kalkıp orayı terk ediyor. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) gittiğini gören Hz. Ebu Bekir deminki sözlerden çok, Peygamberimizin gidişinden etkilenip telaşlanıyor ve Hz. Peygamber'in (s.a.v.) arkasından çıkıyor.
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) yanına gelen Hz. Ebu Bekir kendisine çirkin söz söyleyen adama cevap verdiği için özür diler ve şöyle der: Ey Allah'ın elçisi! Adamın sözlerinden değil, sizin yanınızda söylenmesinden rahatsız oldum. Sizin üzüleceğinizi düşünerek üzüldüm. Telaşlandım. Beni affedin.
Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: Ebu Bekir! Adam senin aleyhine konuştukça Allah ona cevap versin diye bir melek görevlendirdi. Adam senin aleyhine konuştukça, melek seni müdafaa ediyor ve o adama yalancı diyordu.
Ne zaman ki sen kendini savunmaya başladın işte o an melek kalktı ve şeytan girdi odaya. Sen biliyorsun şeytanın olduğu yerde ben olmam.
Allah insanın vekilidir. Yanlış yapıldığında size karşı o yanlış yapanı veya zulmedeni Yüce Allah'a havale ederseniz, sizin adınıza koruyucu ve cevap verici Allah'tır artık.