Türkiye'de yabancı karşıtlığının organik bir tavır olmadığını ve çoğunlukla bazı merkezler tarafından kurgulandığını düşünüyorum. Ülkemizde aslında böyle bir gelenek yok; ama birileri üretmeye çalışıyor. Son bir örnek üzerinden gidelim. İstanbul'da bir üniversitemizin mezuniyet töreninden görüntüler alınmış. Sadece yabancı öğrencilerin diploma aldığı 10 saniyelik bir kısım paylaşılmış. Altına da "Ülkemiz istila ediliyor" gibi bir başlık atılmış.
Her zaman olduğu gibi bu haberi önce bazı sosyal medya kullanıcıları köpürtmüş, ardından operasyon merkezi haline gelmiş olan bazı gazete ve internet siteleri tarafından yaygınlaştırılmış. Yöntemi görür görmez hedefin ne olduğunu anlayabilirsiniz. Yabancı karşıtlığı kılığında Türkiye'nin son yıllarda atmaya çalıştığı en stratejik adımlardan biri baltalanmak isteniyor.
Benim de önüme düştü. Baktım, anlamaya çalıştım. Neye itiraz ediliyor? Zira bir öğretim üyesi veya bir Türk vatandaşı olarak ülkeye yabancı öğrenci gelmesini hep kıymetli bulmuşumdur. Bu öğrenciler sınava girer. Kazanırsa parasını verir ve Türkiye'de dört-beş yıllık bir eğitim alır. Onların ödediği paralar sayesinde ülkeye ciddi bir kaynak girer ve muhtemelen o giren kaynakların büyük oranı Türk öğrencilerin eğitimine burs olarak geri döner. Diplomasını alan öğrenci ülkesine Türkçe öğrenmiş ve Türk arkadaşlar edinmiş olarak döner. Bunda aklı olan için itiraz edilecek bir durum var mı?
Ama yabancı karşıtlığı akıldan değil, nefret gibi en ilkel duygulardan beslendiği için iş başka yerlere varıyor. Haber "istila" olarak veriliyor. Ortadoğu ve Afrika gibi ülkelerden gelen öğrenciler sanki Türkiye'yi istila ediyormuş gibi sunuluyor.
Diyelim ki, Suriyeli sığınmacılara karşısınız. Diyelim ki, kaçak göçmenlerin Türkiye'de çalışmasından rahatsız oluyorsunuz. İyi de ücreti karşılığı eğitim alıp ülkesine dönen gençlerden ne istiyorsunuz?
Bilmeyenler için anlatalım. Yabancı öğrencileri çekmek için tüm dünya üniversiteleri çok ciddi bir rekabet içerisindedir. Çünkü bu özellikle gelişmiş ülkelerin önemli bir ihracat kalemidir. Hangi ülkeden geldiğinize bakmazlar. Paranız var mı, ona bakarlar. Genelde sınav bile yapılmaz. Amerikan ve İngiliz üniversiteleri bu anlamda başı çeker. Her yıl milyarlarca dolar kazanır.
Bu öğrencilere eğitim yoluyla o ülkenin kültürü aşılanır. Bu öğrenciler aracılığıyla siyasi, ekonomik hatta istihbari ağlar kurulur. Öğrencilerin kendi ülkelerine döndüklerinde bu ağlar sayesinde ilişkileri geliştirmek hedeflenir. İngiliz üniversiteleri daha çok para kazanmaya, Amerikan üniversiteleri ise genelde insan kaynağına odaklanır.
Dünyada bu kadar yaygınken ve hem kârlı hem de stratejik değeri bu kadar yüksekken Türkiye'de böylesi bir tartışma çıkartılmasını makul bir zihnin kavraması zor. Aslında bunun adı yabancı düşmanlığı değil, bildiğiniz Türkiye düşmanlığı. Bu öğrenciler parasıyla başka ülkelere gider ve Türkiye uluslararası öğrencilerle maddi ve manevi ilişki kurma şansını yitirir. Emin olun, çok ciddi bir pazar var. Ve birçok ülke zaten Türkiye'nin bu piyasaya girmiş olmasından rahatsız. Onlar da muhtemelen Türkiye'deki bu yabancı karşıtı söylemi kendileri açısından bir propaganda malzemesi yapmak için hazır bekliyor. Ne diyeyim? Allah'ım bizi içimizdeki akılsızlar yüzünden helak etme.