Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BASRİ YALÇIN

Sırada ne var?

Muhalefet bize aslında kişisel hırslara dayalı bir yapının ne kadar kırılgan ve krize yatkın olduğunu gösterdi. Bu nedenle birçok kimse seçime kadar yeni krizlerin doğabileceğini düşünüyor. Aslına bakarsanız en önemlisini atlattılar. En azından CHP atlattı. Ancak bu çekişmenin bittiği anlamına gelmiyor. Aksine son anlara doğru muhalefet içindeki taraflar birbirine önemli kazıklar atmaya devam edecektir. Yönetip yönetemeyeceklerini göreceğiz ama iki başlık ön plana çıkıyor.
Birincisi HDP meselesi. Çok kimse bunun bir sorun olabileceğini düşünüyor. Ama ben öyle düşünmüyorum. O mesele çoktan kapandı. Beş partinin görünürde ya da gerçekte HDP ile hiçbir sorunu yok. Aldırış edeceklerini de sanmıyorum. İyi Parti bu zamana kadar en azından görünürde HDP'yi sorun edebilirmiş gibi konuşuyordu. O da bitti. Akşener bu saatten sonra doğrudan hiçbir şeye itiraz edebilecek konumda değil. Zaten teslim bayrağını çekti. HDP'nin bakanlık falan isteyeceğini düşünenler de yanılıyor. HDP masanın resmi ortaklarından çok daha planlı ve akıllı. Kişisel kariyer değil kurumsal meşruiyet peşinde olduğundan o tür işleri masadakilere bırakabilir. HDP, "Erdoğan seçim kaybetsin ve PKK'ya yönelik operasyonlar dursun" istiyor. Bir de kendini doğrudan müzakereler yoluyla meşrulaştırmaya çalışıyor. Terörü siyasallaştırmanın en iyi yolu budur. O nedenle HDP tam da muhalefet kucağına oturmuşken çok masum görünen ancak oldukça kurnaz bir resmi ortaya koyacak. Muhalefet de HDP'ye istediğini verecek. Yani HDP meselesinden bir muhalefet krizi çıkması zor. Ama ülkenin geleceğini krize atacak adımlar atıldığını da not etmek lazım.
İkinci başlık ise milletvekili sayıları. Asıl kargaşa burada yaşanacaktır. Ortak listeleri teslim etmeye 15 dakika kalana kadar şekilleneceğini sanmam. Kılıçdaroğlu nasıl adaylık için son ana kadar bekletip oldubitti yaptıysa milletvekili dağılımını da aynı yöntemle çözmek isteyecek. Küçük partileri birer ikişer vekille geçiştirmesinin en iyi yolu bu. Son anda itiraz dahi edemeyecekler. Etseler de çaresiz kalacaklar. En azından hesap budur.
Ancak Akşener buna yeni bir boyut daha ekledi. "Genel başkanların milletvekili değil cumhurbaşkanı yardımcısı olacaklarını" duyurdu. Halbuki mutabakatta cumhurbaşkanı yardımcısı olacakları vardı ama milletvekili olmayacakları şeklinde bir ibare yoktu. Çünkü küçük parti genel başkanları öncelikle vekilliği garantilemek ister. Cumhurbaşkanlığını kazanacakları şüpheli. Kılıçdaroğlu kazansa bile sözünü tutacağı şüpheli.
Varlık-yokluk mücadelesi veren bu partiler öncelikle vekillik isteyecektir. Kazanırlarsa ancak o durumda vekillikten istifa gündeme gelebilir. Tam da bu mantık üzerinden Akşener, bu partilerin altına dinamiti yerleştirdi. Yeni bir durum ortaya çıkardı. "Madem siz kumpasın parçası oldunuz, ben de sizi biraz sıkıştırayım" demektir bu. Gerçi küçük partiler bu işin vahametinin ne kadar farkında bilmem ama bence durum vahim. Bakalım ellerindeki imzalı kâğıt onları kurtarmaya yetecek mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA